Balıkesir, Allah vergisi olan coğrafi konumu ve zenginliği sebebiyle kolay yaşanabilir bir memlekettir. O nedenle, İstanbul ve İzmir kadar olmasa da, diğer illerden epey göç almaktadır. Ancak, bu gelenlerin kahir ekseriyeti, üretkenlik dönemlerini tamamlamış “pasif” nüfustur.
Öte yandan, Balıkesir çok ciddi ölçülerde “göç veren” bir şehirdir de. Ne yazık ki, gelen nüfusun pasif olmasına karşın, gidenler hep gençlerdir, yani Balıkesir’den, “aktif üretken” nüfus gitmektedir. Üstelik, bu gidenlerin büyük bir bölümü de, eğitimli ve yüksek nitelikli gençlerdir.
Peki, bu durum, sözüm ona Balıkesir’in yönetimlerinde söz sahibi olanlardan herhangi birinin umurunda mıdır? Maalesef değildir.
VATANDAŞ NE YAPIYOR?
Herkes, Balıkesir’de gençlerimizin kâbusu haline gelen “istihdam (daha doğrusu “işsizlik”)” probleminin elbette farkındadır. Ve bu konuda, şehrimizde başlıca üç farklı tutum söz konusudur:
Bunlardan ilki, yetişen çocuğuna makul bir iş kurma ya da sigortalı bir işe yerleştirme derdinde olan anne-babaların tutumlarıdır. Çocuğu yüksek nitelikli ve başarılı olanlar haricindeki vatandaşların bu konudaki genel davranışları, hasbel kader (siyasi ve/veya iktisadi alanlarda) ilin yönetiminde söz sahibi olduğunu düşündüğü insanların peşinde koşmak ve onlara “yaltaklanmak”tan ibarettir.
Her türlü insanlık onurunu yerlere sererek yaltaklananlar, çocuklarını bir işe yerleştirdiklerinde, kendilerinin “veli-i nimet”leri olarak gördükleri o kişilere, ömür boyu “biat” etmektedirler.
SİYASİLERİN VE BÜROKRATLARIN TUTUMLARI
İkincisi, siyasi ve bürokratik alanlarda ilin yönetiminde söz sahibi olanların tutumları ve davranış biçimlerdir. Onlar, genelde, ilimizdeki bu ağır işsizlik sorununu, “vatandaşların kendilerine yaltaklanmalarının gerekçesi” olarak gördüklerinden, bu sorunun varlığından, ağırlığından (ve tabii devamından), son derece memnundurlar.
Vatandaşın karşısında, sanki bu problemi çözmek için bir şeyler yapıyormuş pozlarında, akla-hayale gelmedik palavradan davranışlar sergilerler. Ne yazık ki, vatandaş, onyıllardır bu davranışlardan hiçbir netice çıkmadığını gördüğü halde, yine de, sanki bir sonuç çıkacakmış gibi bakar ve bekler; ki, bu da o malûm zevat-ı na-muhteremeyi ziyadesi ile memnun eder.
Kendilerine yaltaklananlardan bazılarının çocuklarını “işe koyarak”, onları kendilerine biat ettirmekten o derece memnundurlar ki, sormayın artık. Karşılarında, boynunu bükerek ve ellerini ovuşturarak konuşan ezik insanlar gördükçe, kendilerini dev aynasında seyrediyormuşçasına gururlanırlar, egoları tavan yapar…
İŞYERİ SAHİPLERİNİN TUTUMU
Üçüncü kesim ise, şehrin ekonomisinde ve ticaretinde söz sahibi olanlardır. Onların asıl dertleri olabildiğince “ucuza” ve olabildiğince “nitelikli” genç eleman bulup, işyerlerinde çalıştırmaktır. İl genelinde işsizlik sorunu yüksek olduğundan, insanlar, sırf sigortalı bir işte çalışmak için, asgari (ve hatta, sigortasız ve çok daha düşük) ücrete dünden razıdırlar ki, bu da, memleketin “esnafı” ve “işadamı” zannedilen fırsatçıları için, tadından yenmeyecek bir durumdur.
Bu anlattıklarımız belki, ülke genelinde de, yıllardır benzer şekilde yaşanan durumlardır. Ancak, Balıkesir’deki çok yüksek işsizlik sebebiyle, bu konu, halkı ciddi bir şekilde ezmektedir. Öte yandan, bizim, makro bir bakışla ele aldığımız bu değerlendirmelerin dışında kalan bürokratlarımız (belki) ve işyeri sahibi insanlarımız elbette vardır; ama, bunların, kendi alanlarında birer “istisna” olduklarını söylememiz lazım.
MANİSA’DA 20 BİN BALIKESİRLİ!
Balıkesir’in dışarıya “genç ve nitelikli işgücü” göçü verdiğinden söz etmişken, bir örnek olarak Manisa’dan söz edelim… Manisa, 1970’li yıllarda, hem nüfus ve kent hayatı ve hem de istihdam imkanları bakımından, Balıkesir’den küçük ve fevkalade gerisinde olan bir yerdi. Bugün, oradaki “Balıkesirliler Derneği” yöneticilerine göre, Manisa’da (özel durumu sebebiyle Soma hariç) 20 bini aşkın Balıkesirli çalışmaktadır.
2008 yılında, o derneğin, dönemin Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar’ın da katıldığı bir iftar yemeği için, eski Belediye Başkanımız rahmetli Sabri Uğur’la birlikte gittiğimizde, bize de, “Balıkesir’de ne kadar Manisalı yaşıyor?” diye sordular; ve biz, o konuda bilgi sahibi olmadığımızı söyledik.
KİŞİ BAŞINA BANKA MEVDUATI VE YATIRIM KREDİSİ KULLANIMI
İlimizdeki banka şubelerinde mevcut “kişi başına” mevduat bakımından, Balıkesir’in her yıl ülkede ilk sıralarda bulunduğu, hep konuşulan bir durumdur. Bu konuda, geçmişte Denizli’deki bir şube müdürüyken “terfi” ederek Balıkesir’e yine şube müdürü olarak atanan bir bankacı dostumuzla, bu durumu teyit eden bir sohbetimiz olmuştu. Hatta o sohbette, ilde kullanılan “kişi başına yatırım kredisi” miktarı bakımından Balıkesir’in Türkiye genelinde en son sıralarda olduğu dile getirilmişti. Kişi başına mevduatta en üst sıralarda, ama yatırım kredisinde, hep en sonlarda bir il Balıkesir.
BALIKESİR’DE, İŞ NEDEN OLMAZ?
Halbuki, üniversitedeki ekonomi derslerinde okutulan, “herhangi bir yeri, yatırım için cazip haline getiren sebepler”in, neredeyse tamamı bu ilde mevcuttur! Ama, ne Balıkesirli yatırım yapıyor, ne de dışarıdan birleri gelip burada fabrika kuruyor!!! Acaba neden? Dahası, ülkemizin önde gelen işadamlarının sohbetlerinde, “Balıkesir’de iş olmaz” diye konuşuluyor! Acaba neden?
Bunu ben, Balıkesir Belediye Başkan Yardımcısı olduğum dönemde, şahsen birkaç farklı yerde ve zamanda farklı işadamlarından kendi kulaklarımla işittim. Hatta, Balıkesir’de çok büyük bir yatırım yapmış olan bir işadamına, İstanbul’da, benim de bulunduğum bir yemekte, yine işadamı olan bir arkadaşı, “Patron, Balıkesir’deki fabrika nasıl gidiyor?” diye sorduğunda, adamın verdiği cevap çok düşündürücüdür: “Ayağımız kıstı bir kere!”
SORUNLARIMIZI, GELİP BAŞKALARI ÇÖZMEYECEK!
Eminim bu yazdıklarım (ilimizin ve halkımızın kaderini etkilediği açıkça görüldüğü halde) birçoklarını mutlu etmeyecektir. Ama, sorunları halı altına süpürerek, onlardan kurtulma yolu var mı? Bu tür meseleleri biz kendi aramızda konuşmaz, yazmaz ve tartışmazsak, kim gelip de bizi bu dertlerden kurtaracak?
“Nitelikli ve üretken” gençlerimiz dışarıya giderken, “burada yaşamak kolay” diye, çoğunluğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu illerinden olmak üzere, “niteliksiz ve üretken olmayan” çoğu yaşlı insanlar buraya geliyor. Bu durumun, gelecekte ne gibi olumsuz sonuçlar doğuracağını tahmin etmek, hiç de zor olmasa gerek.
Balıkesir, gerek sosyal ve kültürel hayat ve gerekse ekonomik faaliyetler bakımından 1970’li yılların çok gerisine düşmüştür. Bir tek, siyaset ve bürokrasi, 50-60 yıldır hep aynı! Yani, 1960’lı-70’li yılların siyasileri de Ankara’daki siyaset baronlarına yaltaklanarak, kendi ikballerini sürdürmek için Balıkesir’in imkanlarını kullanırlardı…