Bazı insanlar, enteresan şekilde acayip şanslı oluyorlar; örneğin, Balıkesir Büyükşehir Belediye başkanı Yücel Yılmaz gibi… Önümüzdeki Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için, İYİ Parti’nin Turan Çömez’i aday göstermesiyle, 31 Mart akşamı ile ilgili olarak, merak edilecek bir şey kalmadı! Millet İttifakı, 2018’de Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, kazanma ihtimali kesin gibi görünen CHP’li Ahmet Akın yerine, İYİ Parti’den İsmail Ok’u aday göstermesi, Yılmaz için çok ciddi bir şans olmuştu. Bu seferde, Çömez’in aday gösterilmesinin, Yılmaz’ın şansını epeyce yükselttiğini söylemek, hiç de yanlış olmaz! Tabii, Yılmaz ve ekibinin “kazanma”yı garanti görerek, seçim çalışmalarıyla ilgili performansları olumsuz etkilenmezse…
AK Parti, CHP ve İYİ Parti’nin, bundan önceki seçimlerde, Balıkesir’de aldıkları oyların dağılımlarına bakıldığında, Yücel Yılmaz’ın, seçimi hayli kolay bir şekilde kazanacağı söylenebilir. Yıllardır alışılagelen mevcut oy dağılım tablosunu 31 Mart’ta değiştirecek nasıl bir etkenin olabileceğini düşünmek gerekiyor. AK Partili seçmenlerin (Erdoğan’a ihanet ettiğini düşündükleri), Çömez’e oy vermelerini beklememek lazım! Bu durumda, Çömez’i, Balıkesir’de “seçimi kazanabilecek aday olarak” göremiyor olsak bile, kendi partisinin oylarının önemli bir bölümünü alabileceğini düşünmek, pek de yanlış olmaz. Öyle görünüyor ki, Çömez’in, partisi tarafından “kazanması” için değil, “Ahmet Akın’a kaybettirmesi” için aday gösterildiğini düşünmek, çok daha akla yakın görünüyor.
Peki neden?
Balıkesir ölçeğinde (ve İsmail Ok’un da artık AK Parti’de olduğu) düşünüldüğünde, bu konuda, kabul edilebilir bir sebep bulmak çok zordur. O zaman, meseleye nereden bakmak gerekiyor? Elbette, Ankara’dan! Dikkat edilecek olursa, İYİ Parti, CHP’nin kazanma şansının yüksek olduğu il ve ilçelerde, CHP’li adaylara gidebilecek oyları hedefleyen, olabildiğince güçlü adaylar gösteriyor, ki Balıkesir de bu yerlerden biri.
İYİ PARTİ, KENDİ “KEMİK OY POTANSİYELİ”Nİ Mİ TEST EDECEK?
Göz önünde olan-bitenden hareketle bazı tahminler mümkün olsa da, kapalı kapılar arkasında yapılan görüşmeleri ve ilgilileri tarafından paylaşılmayan mutabakatları bilmemiz mümkün değil. Görünüşe bakılırsa, İYİ Parti bu seçimlerdeki stratejisi “kazanmak” değil, ülke genelinde, konsolide edebileceği oyların oranını test etmek gibi görünüyor. Durum böyle olunca, AK Parti 31 Mart’ta İYİ Parti sayesinde, uzun zamandır seçimlerde elde edemediği oranda yüksek bir başarı elde edecektir.
Gerek daha önceki seçimlerde aldığı oylar ve gerekse şu son aylarda yapılan kamuoyu araştırmaları, İYİ Parti’ye, neredeyse hiçbir yerde seçim kazanma şansı vermiyor! İYİ Parti Genel Merkezi’nin ve yerel teşkilatlarının bu tabloyu görmüyor olmaları imkansızdır. Öyleyse, nedendir bu “bile bile lades”? Meral Akşener’in, geçen 14 Mayıs seçimlerinden bu yana, sadece CHP’yi hedef tahtasına koyması ve başta AK Parti ve Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler olmak üzere, ittifaka dahil olmayan diğer partilerin de hiçbiri aleyhine tek kelime etmiyor olması, dikkat çekici bir durumdur. Kısacası, İYİ Parti’nin 6-7 aydır izlemekte olduğu çizginin, kamuoyu tarafından anlaşılabilir hiçbir sebebi ve aklî gerekçesi yoktur.
Böyle durumlarda, insanlar birtakım mantıklı tahminler yapmaya çalışırlar; sonra, birilerinin yaptıkları tahminler toplumda söylenti haline dönüşür ve insanların bir kısmı da bu söylentilere inanır. O nedenle, yapılan ve yapılmakta olan işlerle ilgili olarak, insanların kafalarında soru işareti bırakmamak ve akla gelebilecek muhtemel soruların cevaplarını halkla paylaşmak gerekir. Çünkü, toplumsal söylentilerle baş etmek hiç de kolay bir iş değildir. Bu nedenle, İYİ Parti Genel Merkezi, son 6-7 aydır izlediği politikanın sebeplerini ve gerekçelerini halkla paylaşmak zorundadır. Aksi taktirde, İYİ Parti ile AK Parti arasında, hiç de “ahlâkî olmayan” bazı gizli anlaşmaların ve alış-verişlerin olduğuna dair (örneğin, Akşener’in oğlu Fatih’le ilgili) kirli söylentilerin önü alınamaz!
BALIKESİR, AK PARTİ İÇİN “KOLAY”, CHP İÇİN “ZOR” BİR İL Mİ?
İYİ Parti’nin, Balıkesir’de Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanabilmesi, AK Parti ve MHP kesimlerinden oy alabilmesine bağlıdır. Peki, halihazırdaki duruma göre, böyle bir şey mümkün olabilir mi? Olamaz! Çünkü, AK Parti için Balıkesir seçimleri, Türkiye genelinde, neredeyse İstanbul seçimlerinden sonraki en önemli seçimdir. Öte yandan Akın’ın seçimleri kazanabilmesi, ancak İYİ Partili seçmenlerin oylarını da almasına bağlıdır. Ancak, İYİ Parti, Çömez’i buradan aday göstererek, kendi oylarını büyük ölçüde bloke etmiştir. Daha önceki seçimlerde AK Parti’ye oy vermiş olan, duruma göre yüzer-gezer oyların ne kadarını Akın’ın alabileceği ise, tahmin edilemeyecek bir ihtimal değildir.
Gayet açıktır ki, ülke genelinde olduğu gibi, İYİ Parti’nin bu seçimlerdeki politikası, kendi oylarının ne kadarını konsolide edebileceğini test etmenin yanı sıra, aynı zamanda “CHP’ye kaybettirmeye” endeksli olduğu gayet açıktır. İYİ Parti kurmaylarının, bu seçimlerden sonra, CHP’nin yerine geçerek, “Ana Muhalefet Partisi” olmayı hedefledikleri de düşünülmeyecek bir durum değildir. Muhtemelen bu durum, kamuoyu tarafından da net bir şekilde anlaşılmış olmalı. Bakalım halk, İYİ Parti’nin bu politikasına nasıl bir cevap verecek; bunu, ancak 31 Mart akşamı görebileceğiz!
Gelelim Yücel Yılmaz-Ahmet Akın rekabetine!.. Yılmaz, gerek Karesi Belediye Başkanlığı ve gerekse Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevlerinde, AK Parti Genel Merkezi nezdinde, hayli göz doldurmuştur. Bilhassa deprem bilgesindeki performansı ile de, iktidarın neredeyse tek yüz akı olmuştur. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın, ne pahasına olursa olsun kazanılması, AK Parti için hayat önemi haizdir. 31 Mart’ta Balıkesir’in kaybedilmesi, AK Parti’de ikinci bir 2009 şokunun yaşanması anlamına gelecektir.
YENEN HURMALAR, BAKALIM KİMİN NERESİNİ TIRMALAR?
Her ne kadar rahmetli Süleyman Demirel, “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir!” demiş ise de, “olgunlaşan bir meyvenin dalda durması” imkansızdır! Yücel Yılmaz döneminin belediye icraatları didik didik edilecektir. Örneğin, “ateş” olmayan yerden duman çıkmaz denilecek ve belediyenin tüm büyük ihalelerinin, neden hep aynı sayın bakanın şirketine verildiği, çok değerli bir belediye üst yöneticisinin, sayıları 70’i bulan TIR filosu, hamile kalan bir üniversite öğrencisi yüzünden verilen boşanma dilekçesi vb. gibi konular, elbette merak konusu olacak ve mercek altına alınacaktır.
Belediyeye ve Yılmaz’a atfedilen söylentilerin ne derece doğru olduğunu bilmek mümkün olmasa ve seçim sandığına nasıl yansıyacağını bugünden kestirmek güç olsa da, 14 Mayıs’da AK Parti’nin aldığı olarda kayda değer bir düşüş olması beklenebilir mi? Bu ve benzeri sebeplerle, Akın ve arkadaşları, rüyalarında, kendilerini darı ambarında görüyor olabilirler; ancak, bu rüyadan 31 Mart akşamı uyanılacaktır. Ne var ki, bazı rüyaların “aynı ile gerçek” olduğu da, görülmemiş bir şey değildir!
AHMET AKIN’LA İLGİLİ BEKLENTİLER
Akın’ın yürütmekte olduğu seçim kampanyası hayli amatörlük koksa da, kişilik olarak, sadece CHP’lilerden değil (rakibi Yılmaz gibi), toplumdaki hemen her kesimden oy alabilecek, oldukça sempatik bir aday olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bir de, Akın’ı destekleyenlerin, 2019’daki “İstanbul başarısı”nı, 31 Mart’ta Balıkesir’de gösterme hedefine kilitlendiklerini belirtmekte yarar var.
İki aday arasındaki benzerliklerin yanı sıra, çok önemli de bir fark söz konusu: Yılmaz her ne kadar AK Parti’de siyaset yapıyor olsa da, diğer asıl AK Partililerin geldikleri yerden (yani, Milli Görüş çizgisinden) gelmiyor; yani, AK Parti’nin çekirdek kadrolarıyla aynı siyasi kültüre sahip değil! O nedenle, “doğrudan Yılmaz’a çalışacak” bir gönüllü ordusunun olup-olmadığına dair bilgimiz yok! Dolayısı ile, kampanya boyunca yapacağı her faaliyet için ve kampanya çalışanlarına tatminkar paralar ödemek zorunda… Buna karşılık, Akın’ın çalışma arkadaşlarının kahır ekseriyeti gönüllülerden oluşuyor. 2019’da İstanbul’da da görüldüğü üzere, seçimi AK Parti Adayı Binali Yıldırım’ın “paralı askerleri” değil, Ekrem İmamoğlu’nun “gönüllüler ordusu” kazanıyor (Ama, E.İmamoğlu’nun, bu seçimlerde aynı gönüllüleri bulup bulamayacağından da pek emin değilim açıkçası). Yılmaz’ın ise, bu hususu göz ardı etmeyeceğini düşünüyorum.
2009 seçimlerinde, rahmetli Sabri Uğur, partili kadrolar ve ücretli ekipler konusunda (ki, bu konu nedense pek konuşulmuyor), benim de gayet yakından tanık olduğum, çok ciddi hayal kırıklıkları yaşamıştı! Bu arada, daha önce AK Parti’ye oy verenlerden, Yılmaz’dan memnun olmayanların da, bu seçimlerde, bir tür intikam(!) duygusuyla, CHP adayına oy verme ihtimalleri de, yabana atılacak bir durum değildir.
Asıl anlatmak istediğimizi, olabildiğince yalın olarak ifade edebilmek için, kısa yazmaya ve adaylarla ilgili (sınırlı ölçülerde de olsa) sonuçları etkileyebilecek birtakım ayrıntılara girmemeye çalıştık.
Son olarak, İYİ Parti tarafından, Turan Çömez’in Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak belirlenmiş olmasının, Yücel Yılmaz’ın şansını bir hayli arttırdığını rahatça söyleyebiliriz. Seçimle ilgili olarak, kamuoyu araştırma şirketleri Yılmaz’a hangi bilgileri veriyorlar bilmiyoruz; ancak, Balıkesir’de, çok ciddi ölçüde “Ahmet Akın rüzgarı”nın esmekte (ya da estirilmekte) olduğu inkar edilemez. Bakalım, Turan Çömez faktörü, bu rüzgarı ne derece kesebilecek, ya da yönünü değiştirebilecek?!.