Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler

Ramazan Aydın
Köşe Yazarı
Ramazan Aydın
 

MUHALEFET PARTİLERİ, NEDEN KENDİ OYUNLARINI KURAMIYORLAR?

Geçen haftaki yazımızda, Türk siyasetinde, muhalefet partilerinin, “siyaseti ilkesizleştiren ve verimsizleştiren ve hatta zararlı hale getiren” başlıca çıkmazları üzerinde durmuş ve bazı önerilerimiz olmuştu. Bu hafta da, aynı konuya bir başka açıdan devam ederek, değerlendirmemizi tamamlıyoruz… Şunu kabul etmeliyiz ki, Türk siyasetinde, son 20 yıldır, “tek oyun kurucu” AK Parti’dir; daha doğrusu, tek başına Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan’ın, gerek Cumhurbaşkanlığı (daha önce Başbakanlık) ve gerekse AK Parti Genel Başkanlığı kimlikleri ile, her gün yeni bir oyun kurmaktaki becerisi muhteşemdir. Kendi seçmen tabanının sağlamlığından o derece emindir ki, çoğu zaman, daha önce söylediğinin tam tersini söyleyerek, ya da, aslı-astarı olmayan bir ifade ile, her istediği oyunu rahatlıkla kurabilmesi, gerçekten hayret edilecek bir durumdur. Sözüm ona “muhalefet” partileri, Erdoğan karşısında, kendilerine mahsus hiçbir oyun kuramadıkları gibi, Erdoğan’ın kurduğu oyunun parçaları olmaktan da kurtulamıyorlar! Öyle ki, bizde iktidar-muhalefet ilişkileri, bir “mücadele”den çok, adeta “kedi-fare” oyunu gibidir. Çocuklara yönelik çizgi filmlerde gördüğümüz üzere, farelerin hareket kabiliyetleri, ancak kedinin izin verdiği kadardır. Türk siyasetinde de, sözde muhalefet partilerinin hareket alanları, ancak iktidarın çizdiği sınırlardan ibaret olmaktadır. Elbette, iktidar cenahı, siyasi oyun kurmada, devlet imkanlarını kullanmaktan kaynaklanan çok ciddi bir avantaja sahiptir. Ancak, muhalefetin sahip olduğu, “toplumdaki memnuniyetsizliği siyasi manevralarda kullanma imkanı”nı da küçümsememek gerekiyor. Zira, herhangi bir icraattan memnun olmayanların siyasete yansıyan etkinlikleri, memnun olan insanların etkinliklerinin, en az 20 katıdır ve bu, çok ciddi bir siyasi avantaj ortaya çıkarır. Ne var ki, bizim muhalefet partileri, halkın memnuniyetsizliklerini, iktidara karşı siyasi enerjiye dönüştürmek yerine, kendi siyasi ve ideolojik değerlendirmelerine göre ortaya koydukları eleştirileri halka kabul ettirmeye çalışıyorlar! Böylece, hem kendi güçlerini boşa harcıyorlar, hem de, iktidarın icraatlarından kaynaklanan olumsuzluklardan bunalan halkta, muhalefet partilerine yönelik bir umut ışıkları yanmıyor. Halihazırda, halkın AK Parti karşısında kayda değer bir siyasi alternatif görmeyişinin en temel sebebi budur.   2023 SEÇİMLERİNDE, “6’LI MASA”NIN ŞANSI NE OLABİLİR? 24 Haziran 2018 seçimlerinde, iktidar cenahının (AK Parti ve MHP) “Cumhur İttifakı”na karşı, “Millet İttifakı” adı altında mücadele eden muhalefet (CHP ve İYİ Parti), geçen Mart ayında, CHP ve İyi Parti’nin yanısıra, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Demokrat Parti’nin katılımları ile “Altılı Masa” adı ile yeni bir oluşum ortaya koydu. Ancak, bu oluşumun, bugüne kadar yaptığı 8 toplantıdan sonra, kamuoyuna umut verecek bir performans ortaya koyduğunu söylemek de zordur. Halk nezdinde adeta, 2023 seçimleri için “Cumhurbaşkanı Adayı Belirleme Komisyonu” gibi algılandığı ve bugüne kadar da, aday konusunda bir isim ortaya koy(a)mamış olmaları sebebiyle, iktidarın gündelik atraksiyonlarının gölgesinde kaybolup gidiyorlar. Muhalefetin, Altılı Masa adı altında, bugüne kadar, kendi başına hiçbir siyasi oyun kuramamış olması, halkın umutlarını kırıyor. Halbuki, İstanbul Büyükşehir Ekrem İmamoğlu için açılan şu “ahmakça” dava, Altılı Masa için muhteşem bir fırsata dönüştürülebilirdi. Her ne kadar, karar duruşmasının olduğu gün (14 Aralık), İmamoğlu’nun inisiyatif alarak, halkı Saraçhane’ye (Büyükşehir Belediye Başkanlığı ana binasının önüne) çağırması ile başlayan muhteşem bir miting gerçekleştirilmişse de, bunun spontane ve fevkalade “münferit” bir olay olduğu anlaşılıyor.   YETERİNCE DEĞERLENDİRİLEMEYEN FIRSATLAR! Bu davayla ilgili olarak, daha savcının ilk soruşturmayı başlattığı o ilk günden itibaren, bu dava üzerinden, pek çok siyasi atraksiyon imkanı söz konusu olabilirdi. Ama, davanın son duruşmasının olduğu güne kadar, ne CHP’nin kendi başına ve ne de Altılı Masa’nın ortaklaşa hiçbir teşebbüsleri söz konuş olmuştur. 2015’ten bu yana, benim hatırlayabildiğim en önemli muhalefet hareketi, CHP tarafından, 2017 yılı ortalarında, Ankara’dan İstanbul’a düzenlenen ve 25 gün süren meşhur “Adalet Yürüyüşü”ydü(*). Ancak, bu yürüyüşle ilgili olarak, ayrıca özel bir “basın ve halkla ilişkiler projesi” yapılmadığından, kamuoyu üzerinde olması gereken etki yaratılamamıştı. Halbuki, böylesine önemli bir siyasi gösteriden sonra, CHP (ve aslında tüm diğer muhalefet partileri de) “siyasi oyun kuruculuk inisiyatifi”ni ele geçirmiş olmalıydılar. Ama, kabul etmek lazım ki, bu olayı dahi en iyi kullanan, yine AK Parti olmuştu! İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasaklılık kararından sonra, muhalefet oyun kuruculuk inisiyatifini ele geçirmeli ve arka arkaya sahneye koyacağı atraksiyonlarla, aslında iktidarın nefesini kesebilir. Ancak, bunun için, daha davanın başladığı günden itibaren izlenmesi gereken bir stratejinin olması gerekiyordu. Yoksa, kararın açıklandığı gün, bilhassa İmamoğlu’nun kişisel çağrısı ile biraz da spontane olarak gelişen münferit bir mitingle, kayda değer hiçbir sonuç elde edilemez. Aksine, bu mahkumiyet ve siyasi yasaklılık kararı (devasa Saraçhane mitingi ile), parti içinde (ve CHP’nin yer aldığı siyasi ittifaklarda), kontrol edilmesi ve takibi hayli zor olacak, bazı tatsız gelişmelere de yol açabilecektir.   SÜREKLİ, RAKİBİN KURDUĞU OYUNLARIN PARÇASI OLMAK! Başta, Türk siyasetinin sözde muhalefet partilerinin yöneticileri olmak üzere, bu partilerin tabanları da, sürekli olarak iktidarın kurmakta olduğu siyasi oyunlara katılarak hiçbir neticenin alınamayacağını, 20 yıldır anlamıyorlar. Muhalefet partilerinin tabanlarını teşkil eden halk kesimlerinin, maalesef, iktidar karşısında başarılı olunabileceğine dair hiçbir umutları yoktur. Çünkü, çok önemsiz birkaç istisnayı saymazsak, ülkede kamuoyu gündemini belirleyen ve istikrarlı bir şekilde yöneten AK Parti’dir, Recep Tayyip Erdoğan’dır. Muhalefet, iktidar karşısında, kayda değer hiçbir siyasi varlık gösteremediği gibi, iktidar cenahının belirlediği gündem konularında, alelade laf ebeliğinden öteye hiçbir etki yaratamamaktadır. Muhalefet partilerinin, 20 yıldır sürdürdükleri ve kayda değer hiçbir sonuç alamadıkları yöntemleri sürdürmekteki, iktidarın gündemlerine tabi olma konusunda, birbirlerine benzer kararlılıklarını anlamak mümkün değildir.   SEÇMEN YAŞINI 18’E, AK PARTİ Mİ İNDİRDİ? Muhalefet partileri, AK Parti’nin, seçimlerde neden böylesine başarılı sonuçlar almakta olduğunu bilimsel yöntemlerle inceleyip çözmeye çalışmıyorlar. Örneğin, 2018 seçimleri öncesinde İzmir’deki mitingde Erdoğan, “Adnan Menderes Havalimanı’nı biz yaptık” dediğinde, kimse çıkıp, o havalimanının, “1987 yılında Özal tarafından hizmete açıldığını”, sıcağı sıcağına ve etkili yöntemlerle halka anlatmıyor! Aynı şekilde, yine Erdoğan “Seçmen yaşını 30’dan 18’e biz indirdik” dediğinde de, Türkiye’de seçmen yaşının 1934 yılında 22 olduğunu, 1961'de 21’e ve 1995'te de 18’e indirildiği halka anlatılmıyor, ya da anlatılamıyor! Bu örneklerin tamamını ele almaya kalksak, ciltler dolusu yazmak gerek… Müslümanlığı kabul ettiği günden bu yana, “cehaleti İslam zanneden” ve “din” diye inanan bu millet de, kadim cehaleti nedeniyle, doğru ya da yalan, adamın her söylediğine inanıyor ve desteğini devam ettiriyor.   “HALKIN NABZI”NI, MUTLAKA VE “DOĞRU” OKUMAK GEREK Maalesef, iktidarın (üstelik hiçbir şekilde kurtulamayacağı) zaaflarını halk nezdinde avantaja çeviremeyecek kadar beceriksiz, günümüzdeki sözde muhalif kadrolarla, bu memleket hiçbir yere varamayacak. Halbuki, sadece iktidarın (hem de kolaylıkla belgelendirilebilir) gerek yapısından ve gerekse icraatlarından kaynaklanan zaafları ve çelişkileri üzerinden siyasi kurgular yapılsa, etkili sonuçlar alınabilir. Ama, elbette bu, hiçbir çaba sarf etmeden, ayaküstü yapılan ve polemikten öteye geçmeyen konuşmalarla olacak iş değildir. “Kamuoyu gündemini belirleme inisiyatifi” ancak, iktidarın icraatlarından ve iktidar taraftarlarının davranışlarından kaynaklanan halkın rahatsızlıklarının ve şikayetlerinin, muhalefet tarafından hassasiyetle takip edilerek, bunların, anında iktidara karşı kullanılması ile ele geçirilebilir. Böylece, iktidarın kamuoyu gündemini belirleme gücü kırılabilir ve hatta ele geçirilebilir. Gerek, icraatlardan kaynaklanan “iktidarın zaafları ve çelişkileri” ve gerekse, “iktidarın uygulamalarından ve iktidar taraftarlarının davranışlarından kaynaklanan halkın rahatsızlıklarının ve şikayetlerinin takibi ve değerlendirilmesi” ile elde edilecek siyasi malzeme ile, pek ala muhalefet, bir yandan kendi siyasi oyunlarını kurabilirken diğer yandan da, iktidarın hal nezdindeki siyasi itibarını zayıflatarak, güçlü bir iktidar alternatifini de ortaya çıkaracağından, halkın umutları da güçlendirilebilir. ____________________ (*) 01 Ocak 2014'te Hatay'ın Kırıkhan ilçesi ile 19 Ocak 2014'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde polis tarafından durdurulan ve alıkonulan MİT TIR’larının görüntülerini, 14 Haziran 2017'de  Cumhuriyet gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a verdiği suçlamasıyla yargılanan, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'na 25 yıl hapis cezası verilmesi kararına kaşı gerçekleştirilen Adalet Yürüyüşü, 15 Haziran 2017'de Ankara-Güvenpark'tan başlayıp, 09 Temmuz 2017 günü İstanbul-Maltepe'de düzenlenen bir mitingle sonlanmıştı. 420 km yol, 25 günde yürünmüştü.
Ekleme Tarihi: 19 Aralık 2022 - Pazartesi

MUHALEFET PARTİLERİ, NEDEN KENDİ OYUNLARINI KURAMIYORLAR?

Geçen haftaki yazımızda, Türk siyasetinde, muhalefet partilerinin, “siyaseti ilkesizleştiren ve verimsizleştiren ve hatta zararlı hale getiren” başlıca çıkmazları üzerinde durmuş ve bazı önerilerimiz olmuştu. Bu hafta da, aynı konuya bir başka açıdan devam ederek, değerlendirmemizi tamamlıyoruz…

Şunu kabul etmeliyiz ki, Türk siyasetinde, son 20 yıldır, “tek oyun kurucu” AK Parti’dir; daha doğrusu, tek başına Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan’ın, gerek Cumhurbaşkanlığı (daha önce Başbakanlık) ve gerekse AK Parti Genel Başkanlığı kimlikleri ile, her gün yeni bir oyun kurmaktaki becerisi muhteşemdir. Kendi seçmen tabanının sağlamlığından o derece emindir ki, çoğu zaman, daha önce söylediğinin tam tersini söyleyerek, ya da, aslı-astarı olmayan bir ifade ile, her istediği oyunu rahatlıkla kurabilmesi, gerçekten hayret edilecek bir durumdur.

Sözüm ona “muhalefet” partileri, Erdoğan karşısında, kendilerine mahsus hiçbir oyun kuramadıkları gibi, Erdoğan’ın kurduğu oyunun parçaları olmaktan da kurtulamıyorlar! Öyle ki, bizde iktidar-muhalefet ilişkileri, bir “mücadele”den çok, adeta “kedi-fare” oyunu gibidir. Çocuklara yönelik çizgi filmlerde gördüğümüz üzere, farelerin hareket kabiliyetleri, ancak kedinin izin verdiği kadardır. Türk siyasetinde de, sözde muhalefet partilerinin hareket alanları, ancak iktidarın çizdiği sınırlardan ibaret olmaktadır.

Elbette, iktidar cenahı, siyasi oyun kurmada, devlet imkanlarını kullanmaktan kaynaklanan çok ciddi bir avantaja sahiptir. Ancak, muhalefetin sahip olduğu, “toplumdaki memnuniyetsizliği siyasi manevralarda kullanma imkanı”nı da küçümsememek gerekiyor. Zira, herhangi bir icraattan memnun olmayanların siyasete yansıyan etkinlikleri, memnun olan insanların etkinliklerinin, en az 20 katıdır ve bu, çok ciddi bir siyasi avantaj ortaya çıkarır.

Ne var ki, bizim muhalefet partileri, halkın memnuniyetsizliklerini, iktidara karşı siyasi enerjiye dönüştürmek yerine, kendi siyasi ve ideolojik değerlendirmelerine göre ortaya koydukları eleştirileri halka kabul ettirmeye çalışıyorlar! Böylece, hem kendi güçlerini boşa harcıyorlar, hem de, iktidarın icraatlarından kaynaklanan olumsuzluklardan bunalan halkta, muhalefet partilerine yönelik bir umut ışıkları yanmıyor. Halihazırda, halkın AK Parti karşısında kayda değer bir siyasi alternatif görmeyişinin en temel sebebi budur.

 

2023 SEÇİMLERİNDE, “6’LI MASA”NIN ŞANSI NE OLABİLİR?

24 Haziran 2018 seçimlerinde, iktidar cenahının (AK Parti ve MHP)Cumhur İttifakı”na karşı, “Millet İttifakı” adı altında mücadele eden muhalefet (CHP ve İYİ Parti), geçen Mart ayında, CHP ve İyi Parti’nin yanısıra, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi ve Demokrat Parti’nin katılımları ile “Altılı Masa” adı ile yeni bir oluşum ortaya koydu. Ancak, bu oluşumun, bugüne kadar yaptığı 8 toplantıdan sonra, kamuoyuna umut verecek bir performans ortaya koyduğunu söylemek de zordur. Halk nezdinde adeta, 2023 seçimleri için “Cumhurbaşkanı Adayı Belirleme Komisyonu” gibi algılandığı ve bugüne kadar da, aday konusunda bir isim ortaya koy(a)mamış olmaları sebebiyle, iktidarın gündelik atraksiyonlarının gölgesinde kaybolup gidiyorlar.

Muhalefetin, Altılı Masa adı altında, bugüne kadar, kendi başına hiçbir siyasi oyun kuramamış olması, halkın umutlarını kırıyor. Halbuki, İstanbul Büyükşehir Ekrem İmamoğlu için açılan şu “ahmakça” dava, Altılı Masa için muhteşem bir fırsata dönüştürülebilirdi. Her ne kadar, karar duruşmasının olduğu gün (14 Aralık), İmamoğlu’nun inisiyatif alarak, halkı Saraçhane’ye (Büyükşehir Belediye Başkanlığı ana binasının önüne) çağırması ile başlayan muhteşem bir miting gerçekleştirilmişse de, bunun spontane ve fevkalade “münferit” bir olay olduğu anlaşılıyor.

 

YETERİNCE DEĞERLENDİRİLEMEYEN FIRSATLAR!

Bu davayla ilgili olarak, daha savcının ilk soruşturmayı başlattığı o ilk günden itibaren, bu dava üzerinden, pek çok siyasi atraksiyon imkanı söz konusu olabilirdi. Ama, davanın son duruşmasının olduğu güne kadar, ne CHP’nin kendi başına ve ne de Altılı Masa’nın ortaklaşa hiçbir teşebbüsleri söz konuş olmuştur. 2015’ten bu yana, benim hatırlayabildiğim en önemli muhalefet hareketi, CHP tarafından, 2017 yılı ortalarında, Ankara’dan İstanbul’a düzenlenen ve 25 gün süren meşhur “Adalet Yürüyüşü”ydü(*). Ancak, bu yürüyüşle ilgili olarak, ayrıca özel bir “basın ve halkla ilişkiler projesi” yapılmadığından, kamuoyu üzerinde olması gereken etki yaratılamamıştı. Halbuki, böylesine önemli bir siyasi gösteriden sonra, CHP (ve aslında tüm diğer muhalefet partileri de)siyasi oyun kuruculuk inisiyatifi”ni ele geçirmiş olmalıydılar. Ama, kabul etmek lazım ki, bu olayı dahi en iyi kullanan, yine AK Parti olmuştu!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada, 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasaklılık kararından sonra, muhalefet oyun kuruculuk inisiyatifini ele geçirmeli ve arka arkaya sahneye koyacağı atraksiyonlarla, aslında iktidarın nefesini kesebilir. Ancak, bunun için, daha davanın başladığı günden itibaren izlenmesi gereken bir stratejinin olması gerekiyordu.

Yoksa, kararın açıklandığı gün, bilhassa İmamoğlu’nun kişisel çağrısı ile biraz da spontane olarak gelişen münferit bir mitingle, kayda değer hiçbir sonuç elde edilemez. Aksine, bu mahkumiyet ve siyasi yasaklılık kararı (devasa Saraçhane mitingi ile), parti içinde (ve CHP’nin yer aldığı siyasi ittifaklarda), kontrol edilmesi ve takibi hayli zor olacak, bazı tatsız gelişmelere de yol açabilecektir.

 

SÜREKLİ, RAKİBİN KURDUĞU OYUNLARIN PARÇASI OLMAK!

Başta, Türk siyasetinin sözde muhalefet partilerinin yöneticileri olmak üzere, bu partilerin tabanları da, sürekli olarak iktidarın kurmakta olduğu siyasi oyunlara katılarak hiçbir neticenin alınamayacağını, 20 yıldır anlamıyorlar. Muhalefet partilerinin tabanlarını teşkil eden halk kesimlerinin, maalesef, iktidar karşısında başarılı olunabileceğine dair hiçbir umutları yoktur. Çünkü, çok önemsiz birkaç istisnayı saymazsak, ülkede kamuoyu gündemini belirleyen ve istikrarlı bir şekilde yöneten AK Parti’dir, Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Muhalefet, iktidar karşısında, kayda değer hiçbir siyasi varlık gösteremediği gibi, iktidar cenahının belirlediği gündem konularında, alelade laf ebeliğinden öteye hiçbir etki yaratamamaktadır. Muhalefet partilerinin, 20 yıldır sürdürdükleri ve kayda değer hiçbir sonuç alamadıkları yöntemleri sürdürmekteki, iktidarın gündemlerine tabi olma konusunda, birbirlerine benzer kararlılıklarını anlamak mümkün değildir.

 

SEÇMEN YAŞINI 18’E, AK PARTİ Mİ İNDİRDİ?

Muhalefet partileri, AK Parti’nin, seçimlerde neden böylesine başarılı sonuçlar almakta olduğunu bilimsel yöntemlerle inceleyip çözmeye çalışmıyorlar. Örneğin, 2018 seçimleri öncesinde İzmir’deki mitingde Erdoğan, “Adnan Menderes Havalimanı’nı biz yaptık” dediğinde, kimse çıkıp, o havalimanının, “1987 yılında Özal tarafından hizmete açıldığını”, sıcağı sıcağına ve etkili yöntemlerle halka anlatmıyor! Aynı şekilde, yine Erdoğan “Seçmen yaşını 30’dan 18’e biz indirdik” dediğinde de, Türkiye’de seçmen yaşının 1934 yılında 22 olduğunu, 1961'de 21’e ve 1995'te de 18’e indirildiği halka anlatılmıyor, ya da anlatılamıyor!

Bu örneklerin tamamını ele almaya kalksak, ciltler dolusu yazmak gerek… Müslümanlığı kabul ettiği günden bu yana, “cehaleti İslam zanneden” ve “din” diye inanan bu millet de, kadim cehaleti nedeniyle, doğru ya da yalan, adamın her söylediğine inanıyor ve desteğini devam ettiriyor.

 

“HALKIN NABZI”NI, MUTLAKA VE “DOĞRU” OKUMAK GEREK

Maalesef, iktidarın (üstelik hiçbir şekilde kurtulamayacağı) zaaflarını halk nezdinde avantaja çeviremeyecek kadar beceriksiz, günümüzdeki sözde muhalif kadrolarla, bu memleket hiçbir yere varamayacak. Halbuki, sadece iktidarın (hem de kolaylıkla belgelendirilebilir) gerek yapısından ve gerekse icraatlarından kaynaklanan zaafları ve çelişkileri üzerinden siyasi kurgular yapılsa, etkili sonuçlar alınabilir. Ama, elbette bu, hiçbir çaba sarf etmeden, ayaküstü yapılan ve polemikten öteye geçmeyen konuşmalarla olacak iş değildir.

Kamuoyu gündemini belirleme inisiyatifi” ancak, iktidarın icraatlarından ve iktidar taraftarlarının davranışlarından kaynaklanan halkın rahatsızlıklarının ve şikayetlerinin, muhalefet tarafından hassasiyetle takip edilerek, bunların, anında iktidara karşı kullanılması ile ele geçirilebilir. Böylece, iktidarın kamuoyu gündemini belirleme gücü kırılabilir ve hatta ele geçirilebilir.

Gerek, icraatlardan kaynaklanan “iktidarın zaafları ve çelişkileri” ve gerekse, “iktidarın uygulamalarından ve iktidar taraftarlarının davranışlarından kaynaklanan halkın rahatsızlıklarının ve şikayetlerinin takibi ve değerlendirilmesi” ile elde edilecek siyasi malzeme ile, pek ala muhalefet, bir yandan kendi siyasi oyunlarını kurabilirken diğer yandan da, iktidarın hal nezdindeki siyasi itibarını zayıflatarak, güçlü bir iktidar alternatifini de ortaya çıkaracağından, halkın umutları da güçlendirilebilir.

____________________

(*) 01 Ocak 2014'te Hatay'ın Kırıkhan ilçesi ile 19 Ocak 2014'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde polis tarafından durdurulan ve alıkonulan MİT TIR’larının görüntülerini, 14 Haziran 2017'de  Cumhuriyet gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'a verdiği suçlamasıyla yargılanan, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'na 25 yıl hapis cezası verilmesi kararına kaşı gerçekleştirilen Adalet Yürüyüşü, 15 Haziran 2017'de Ankara-Güvenpark'tan başlayıp, 09 Temmuz 2017 günü İstanbul-Maltepe'de düzenlenen bir mitingle sonlanmıştı. 420 km yol, 25 günde yürünmüştü.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve balikesirartihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.