En azından, şu son 40-50 yıldan bu yana, Balıkesir ekonomik hayatındaki durağanlığın neden kırılamadığını hiç merak ettiniz mi? Balıkesir’in, bırakalım uluslararasını, ulusal düzeyde bile tek bir firması yok! Bazılarından birkaç yüz kişi çalışıyor olsa da, ortalama 40-50 çalışanı bulunan bizdeki firmaların hemen tamamı, ”yerel” düzeydedir. Yani, kendi başlarına ülke ekonomisi içinde kayda değer etkinliği bulunan, neredeyse hiçbir şirketimiz yok bizim! Peki neden? Gerek coğrafi konum, gerek toprak verimliliği ve gerekse iklim şartları bakımından, ülkemizin en avantajlı bölgelerinden birinde yer alan Balıkesir’de, iş dünyası, yıllardır neden belli çemberleri kırıp, ülke ve hatta uluslararası düzeylere yükselemiyor?
KÖY TARZI YAŞAMLA İLGİLİ TALEPLERLE ŞEHİRLİ OLUNMAZ!
Bunun başlıca sebebi, her bakımdan “yerel talep yetersizliği”dir. Gerek gündelik yaşamları sırasında ihtiyaç duydukları mal ve hizmetler ve gerekse genel yaşam standartları bakımından, Balıkesir insanı, fevkalade mütevazıdır. Bunun temel sebebi, merkezdeki nüfusun %85’i, kendi köylerinden merkeze gelen insanlardan oluşmasıdır. Genel olarak şehirde yaşamalarına rağmen, bu insanların bir ayakları, sürekli olarak kendi köylerinde olduğundan, köylerindeki hayat tarzlarını şehre taşımaktadırlar. Balıkesir’de, bir %5 kadar da, başka illerde gelenler var ki, onlar da aslında köy kökenli olmalarına rağmen, Balıkesir’in köylerinden gelenler gibi, sürekli bir ayakları köylerinde değildir.
Köylerden şehirlere gelen insanların yaşam standartları ile gündelik yaşamla ilgili talepleri ve ihtiyaçları, son derece mütevazıdır. Kentli insanlar gibi yaşamak, onlar için “gerekli” bir şey olmadığı gibi, aralarından bu tür birileri çıktığında da, onları dışlamaktadırlar. Böylece, Balıkesir halkının ortaya koyabildiği gündelik yaşamla ilgili talepler, ekonomik üretkenliği arttırma yönünde hiçbir etki ortaya koyamamaktadır.
Öte yandan, yeni yetişen gençlerin iş bulabilmeleri ve istihdam edilmeleri hususundaki sıkıntı her geçen gün büyümeye devam ediyor. Çünkü, ekonomik yatırımlarda artış olmadığından, nüfus artışını karşılayacak seviyede istihdam artışı olmuyor Balıkesir’de.
İHTİYAÇ VE TALEP KADEMELERİ
31 Ekim tarihli, “Balıkesir’de Toplumsal Yaşam Düzeyi” başlıklı yazımızın girişinde, Amerikalı ünlü psikolog Abraham Maslow’un (1908-1970) “İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi”nden söz etmiş ve insanların ihtiyaçları ile ilgili önceliklerini, buna göre;
- Fizyolojik İhtiyaçlar (beslenme, uyku, sağlık, giyinme, barınma, cinsellik vb),
- Güvenlik İhtiyaçları (bedensel, iş, ahlâk, aile, sağlık, mülkiyet vb),
- Sosyal İhtiyaçlar (aidiyet ve sevgi, arkadaşlık, özel hayatın mahremiyet vb),
- Değer İhtiyaçları (özsaygı, özgüven, başarı, başkaları tarafından saygı duyulmak vb),
- Kendini Gerçekleştirme İhtiyaçları (erdemlilik, yaratıcılık, samimiyet, gerçeklerle yüzleşmek vb)
şeklinde ifade etmiştik.
Buna göre, insanların öncelikle “temel ihtiyaçları” karşılandıktan sonra ancak, sırasıyla, “üst kademeler”deki diğer ihtiyaçları düşünebileceklerine işaret etmiştik. Bu yazımızda, Maslow’un bu görüşünden hareketle, başta ekonomik olmak üzere, Balıkesir’deki sosyal, kültürel ve siyasal taleplerdeki yetersizliklerle ilgili, bazı değerlendirmeler yapacağız.
“TALEP” OLMADAN “ÜRETİM” OLMAZ!
Balıkesir merkez nüfusunun çok büyük bölümü kendi kırsalından gelen insanların ortaya koyabildikleri ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçlar bağlamında topluma ve ekonomik hayata yönelik talepleri, beslenme, uyku, sağlık, giyinme, barınma, cinsellik vb gibi, ancak “temel fizyolojik ihtiyaçlar”la sınırlı kalmaktadır. Böyle olunca, öncelikle kendi üretkenlikleri de, bu çerçeveyi aşmıyor. Halbuki, gerek bireysel ve gerekse toplumsal bakımlardan, insan hayatı sürekli olarak değişkendir. İnsan hayatı, hiçbir bakımdan durağanlığı kabul etmez! Bunun için de insanların, yaşam standartlarındaki gelişme doğrultusunda, ihtiyaçlarında ve taleplerinde, az ya da çok, bir artış eğilimi olmalıdır.
Ünlü İngiliz iktisatçı Adam Smith (1723-1790), ekonomik büyüme onuşunu anlattığı “Ulusların Zenginliği (1776)” adlı kitabında, piyasalara yönelik “talep”in, ekonominin en temel dinamiği olduğunu göstermiştir. Smith’e göre, üretim yapmanın “gerekçe”si, insanlar tarafından ortaya konan “talep”tir! İnsanlar tarafından talep edilmeyen hiçbir şeyi üretmenin mantığı yoktur ve başlatılsa da, o üretim sürdürülemez.
MANYAS (VE İVRİNDİ) KELLE PEYNİRİ ÖRNEĞİ
İşte Balıkesir halkının temel toplumsal sorunlarının temelinde, her alandaki bu, bireysel ve toplumsal “talep yetersizliği”dir. Şehre taşınan, ancak, köy tarzı yaşama şeklini sürdüren insanların, ortaya yeni talepler koymaları düşünülemez; dolayısı ile de, talep edilmediğinden dolayı, Balıkesir’de yeni üretim alanları açılmamaktadır. Belki (nüfus artışına bağlı olarak), gündelik yaşamda ihtiyaç duyulan mal ve hizmetlerinde, “üretim miktarı” bakımından gözle görülür bir artıştan söz edilebilir. Örneğin, geçen yıl 500 ton peynir üreten bir mandra, bu yılki üretimini, 600 ya da 700 kiloya çıkarıyor olabilir. Ama, ürettiği peynir her bakımdan aynı peynirdir; kalitesinde ve çeşidinde bir farklılık yoktur.
Balıkesir’in karakteristik ürünlerinden biri olan ve bizim “Manyas (ve İvrindi) kelle peyniri” olarak bildiğimiz “mihaliç peyniri” (adını, eski adı “Mihaliç” olan, Bursa’nın Karacabey ilçesinden almaktadır) ulusal ve uluslararası pazarlara yönelik bir kaliteye ve üretim miktarına ulaştırılamıyor; ancak, “yerel bir tat” olmaktan öteye geçemiyor! Çünkü, gerek kişi başına yıllık tüketim miktarı ve gerekse kalite bakımından, mevcudun üzerinde hiç bir talep ortaya çıkmıyor Balıkesir’de! Sadece yerel tüketiciye göre üretilmekte olan bu peynire, ilk defa tadacak insanların damak tatlarına ve zevklerine hitap edecek özelliklerin kazandırılması düşünülmüyor; daha doğrusu, kimsenin böyle bir derdi filan yok Balıkesir’de! Bu örneği, ilimize mahsus her ürün için, üç aşağı-beş yukarı aynı şekilde genelleştirebiliriz…
KÖYLÜ YAŞAM BİÇİMİNİ ŞEHRE TAŞIMAYA DEVAM
Gerek bilim ve teknolojide meydana gelen gelişmelerin hayatımıza kattığı yenilikler ve gerekse, farklı memleketlerden gelen insanların şehrimize taşımakta oldukları farklı yaşam unsurları, nedense Balıkesir insanında, diğer birçok ilde gözlenen etkileri yaratamıyor! Çünkü, köyünden şehre gelen Balıkesirli, köyündeki yaşam formlarını merkeze taşıma derdindedir. İlimizin, 20 ilçesi ve 900’ü aşkın köyü bulunuyor. Birkaçı hariç, ilçe dernekleri pek yok; ama neredeyse her köyün burada bir derneği var ve hepsi de, kendi köylülüklerini şehre taşıma gayreti içindeler.
Balıkesir kent nüfusunun çok azı, Maslow’un ihtiyaçlar piramidinin, alttan ikinci ve üçüncü kademelerine yükselebilmiştir. İnsanlar, “Sosyal (aidiyet ve sevgi, arkadaşlık, özel hayatın mahremiyet vb)”, “Değer (özsaygı, özgüven, başarı, başkaları tarafından saygı duyulmak vb)” ve “Kendini Gerçekleştirme (erdemlilik, yaratıcılık, samimiyet, gerçeklerle yüzleşmek vb” ihtiyaçları düzeylerine yükselme eğilimi ortaya koyamadıkları sürece, Balıkesir’deki bu ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal durağanlık devam edecektir. Mal ve hizmet üretimlerinde, “miktar” sorunu yoktur; ancak, bugünden yarına, her geçen gün “daha iyi ve daha kaliteli” mal ve hizmet üretme fikri de yok Balıkesir’de…
BU GİDİŞLE, GELECEKTE DEĞİŞEN BİR ŞEY OLMAYACAK!
İşte bizim Balıkesir olarak aşmamız gereken husus budur. Çünkü, gündelik yaşamla ilgili, daha iyisini ve kalitelisini talep edemeyen toplumlar, sosyal, kültürel ve siyasal konularda da, daha iyisini ve daha kalitelisini talep edemezler. Sahip olduğu zenginliklere ve imkanlara rağmen, ülke genelinde, hemen tüm bu alanlarda çağdaş ve yüksek kalite standartlarında talepler ortaya koyamayan Balıkesir için, görünen vadede değişen hiçbir şey olmayacaktır! Dolayısı ile seçtiğimiz milletvekilleri ile Belediye Başkan ve Meclis Üyeleri de (parti farkı olmaksızın), tarz ve kapasite bakımından, aynı kalmaya devam edecektir.
Bu da, gelecekte, çocuklarımız için yerel istihdam yetersizliğinin devam edeceği anlamına gelir.