Geçtiğimiz günlerde (13.02.2024), İYİ Parti Ankara Milletvekili ve Parti Sözcüsü Prof.Dr. Kürşad Zorlu, Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından cevaplandırılması talebiyle, aralarında Balıkesir’in de yer aldığı beş ildeki, tarıma elverişli bazı Hazine arazilerinin Suriyelilere verileceğine dair, TBMM Başkanlığına bir soru önergesi verdi ( *). Prof. Zorlu’nun önergesinde Bursa, Balıkesir, Manisa ve Aydın illeri belirtilirken, beşinci ilin adı yer almıyor.
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Yılmaz ( **) ise, katıldığı bir TV programında, BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) finanse edeceği projeyle ilgili olarak, başta Valiler ve Büyükşehir Belediye Başkanları olmak üzere, ilgili il yöneticileri ve bazı sivil toplum kuruluşlarının da katılımlarıyla, bir protokol imzalanmasının söz konusu olduğunu; ancak, kendilerinin bunu kabul etmediklerini, Bursa, Aydın ve Balıkesir’in ise imzaladıklarını söylemişti.
Balıkesir Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı ile Ticaret ve Sanayi Odalarının Başkanları tarafından bu konuda henüz halka herhangi bir bilgi verilmiş değildir. Bu arada, bahse konu protokolü Balıkesir’de, Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı dışında, hangi STK’ların imzaladıklarına dair de herhangi bir bilgi yok! Ayrıca, CHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Akın ve birkaç istisna dışında, başta milletvekilleri olmak üzere, Balıkesir’deki siyasilerin pek çoğunluğunun konuya ilgisiz kalmaları da düşündürücüdür.
Kürşad Zorlu’nun soru önergesine ve Mehmet Yılmaz’ın açıklamasına yazının sonunda verilen linklerden erişebilirsiniz.
İMZALAYANLAR, HALKA NEDEN BİLGİ VERMİYORLAR?
Başta Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere, Balıkesir’deki ilgili kurum ve kuruluş başkanları tarafından da imzalandığı söylenmekte olan projeyle ilgili olarak, henüz halka herhangi bir açıklama yapılmadığından, projenin, Amerikalı bir kadın(?) tarafından yürütüldüğünün dışında, protokolün muhteviyatı ve ayrıntıları hakkında bilgi sahibi değiliz. Ancak, ülkeleri karıştırılarak yerlerinden edilip, belli bir plan dahilinde, kalabalık sürüler halinde Türkiye’ye getirilmekte olan ve “ülkelerindeki şartlar düzeldikten sonra dönüşlerinin sağlanması” beklenen Suriyelilerin, Türkiye’de “kalıcı” hale getirilmeleri hususunda bazı çalışmaların olduğu anlaşılıyor. Projenin, sadece 5 ili kapsıyor olması ise, bunun bir “pilot uygulama” olduğunu düşündürüyor. Bu uygulamadan alınan sonuçlara göre, projeyi ülke geneline yayarak (Türkiye’deki nüfuslarıyla ilgili, 13 ilâ 17 milyon gibi farklı rivayetler bulunan) Suriyelilere “aslî unsur” statüsü verileceği anlaşılıyor.
En başından bu yana, Suriye gibi geri kalmış bir ülkeden Türkiye’ye getirilen bu insanların, ülkemizin en gelişmiş bölgelerine getirilmelerindeki maksadı anlamak mümkün değil. Kendi ülkelerinde, çağın oldukça gerisinde bir hayat yaşamakta olan bu insanların, Türkiye’nin en gelişmiş bölgelerine uyum sağlayabilme konusunda, gerek kendilerinin yaşayacakları ve gerekse yerleştirilmekte oldukları bölgelerde yaşayan vatandaşlarımıza verecekleri sıkıntılarla ilgili hiçbir hesabın yapılmadığı (kim bilir, belki de tam aksine, bilerek böyle yapıldığı) anlaşılıyor.
SURİYELİLERE VERİLECEK ARAZİLER BELLİ Mİ?
Gelelim Balıkesir kırsalında, Hazineye ait “tarıma elverişli” hangi arazilerin (Manisa’da araziler belirlenmiş bile), Suriyelilere ne şekilde verileceğine! Araziler, bu insanlara satılacak mı, sadece belirli bir süre (bedelli ya da bedelsiz) kullanımlarına mı tahsis edilecek, yoksa kiralanacak ya da bedelsiz olarak üzerilerine mi tapu edilecek? Yürürlüğe konulmasına çalışılan projenin detayları ile ilgili olarak, verilmesi planlanan toprakların asıl sahipleri olan halka bilgi verilecek mi?
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yılmaz’ın söylediğine göre, hane başına 30 ilâ 50 dönüm arasında tarım arazileri Suriyelilere veriliyor. Kendilerine toprak verilen Suriyeli ailelerin nerede ikamet edecekleri de ayrı bir mesele. Bugüne kadar şehirlere yerleştirilen bu insanlar, verilecek arazilerin bulunduğu kırsal mahallelerde mi ikamet edecekler? Böyle bir durumun yol açacağı muhtemel sosyal sıkıntıların ve ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçların hesabını yapan var mı?
SURİYELİLER VE AFGANLAR MESELESİ NEDEN ÖNEMSENMİYOR?
Bu projenin ötesinde, kendi ülkelerinde huzurları sabote edilerek yerlerinden edilen milyonlarca Suriyeli ve Afganın (meşru ya da gayrimeşru yollarla ve “devlet destekli” olarak), planlı bir şekilde Türkiye’ye getirilmeleri konusunda (Ümit Özdağ’ın “tamamının geri gönderilmeleri”ne dair görüşünün dışında), maalesef, muhalefetin elle tutulur bir karşı görüşü ve kayda değer bir değerlendirmesi yoktur. Zaman zaman meydana gelen münferit olaylar haricinde, bu Suriyeli ve Afganlarla ilgili politikalara karşı, muhalefetin makro düzeyde etkili hiçbir çalışmasının olmaması da son derece ilginç ve düşündürücüdür!
Yıllardır, iktidarın icraatları bağlamında, makul ve mantıklı hiçbir izahı bulunmayan ve ülke aleyhine yürütülmekte olan politikalarla ilgili olarak, sadece iktidar mensuplarının değil, önde gelen muhalefet mensuplarının da, şu ya da bu şekilde (ve az ya da çok), “kişisel çıkar” elde ettiklerini düşünmek, hiç de akla aykırı gelmiyor artık! Yani, sanki, devlet adına alınan kararlarla ve yürürlüğe konulan uygulamalarla ülke kaybederken, iktidar ve muhalefet cenahında etkili mevkileri işgal edenlerin kazanmakta olduklarını söylemek, pek âlâ mümkün görünüyor!
YEPYENİ HAVUZ NEDEN ONARIMA ALINMIŞ OLABİLİR Kİ?
Türkiye’nin diğer bölgelerinde yerel düzeydeki projeler ve yatırımlar, baştan sona ve tüm ayrıntılarıyla ne derece “olması gerektiği” şekilde gerçekleşiyor bilemiyorum. Ama, Balıkesir’de yapılan işlerde, neredeyse defosu olmayan hiçbir şey yok gibi! Bunların tamamını bu yazının hacmi içinde ele almak mümkün olmaz; ama, son yıllara ait bir örneğe işaret etmemiz, sanırım, fikir sahibi olmak için yeterlidir.
Bilindiği üzere, Şehirlerarası Otobüs Terminali’nin yanındaki İsmail Akçay Atletizm Tesisleri’nin orada, yeni bir “kapalı olimpik yüzme havuzu” inşa edildi. Şehrimizdeki sportif faaliyetler için ne kadar kullanılıp kullanılmadığını bilemiyorum; ama, havuzun, aylar sürecek bir tadilata alındığını duyunca merak ettim, küçük çaplı bir araştırma yaptım. Öğrendiğim şeyleri ise aklım almadı! Bu havuz hizmete alınalı, henüz birkaç yıl oldu. Ne oldu da, aylar sürecek bir tadilat (???) gerekli görüldü? Balıkesir’de sözde habercilik (ve bilhassa da spor haberciliği) yaptıklarını zannettiğim arkadaşlar, tam olarak ne iş yapıyorlar bilmiyorum; ama, bu konuda tek satır yazan kimse de yok!
PROJE VE İNŞA AŞAMALARINDA “ULUSLARARASI STANDARTLAR” BİLİNMİYOR MUYDU?
Söylenenlere bakılırsa, bizim olimpik(?) havuzumuz, “olimpik standartlar”a uygun inşa edilmemiş! Birtakım ölçülerde 5-10 santimetreyi geçmeyen, “standart dışı”lıklar söz konusuymuş ve bu nedenle uluslararası yüzme müsabakaları yapılamazmış! Şimdi ise, yüklenici firma tarafından onlar düzeltilecek(?)miş!
Burada, kamu inşaat işleri ve ihaleleri ile ilgili mevzuat izahatlarına girmeyeceğim; ama, şunu da sormadan edemeyeceğim: Yahu arkadaşlar, bu havuzun mimarî, inşaat ve sair teknik projelerini çizenler, havuzu inşa edenler, teknik kontrollerini yapanlar vb. ilgililer, “uluslararası olimpik yüzme havuzu standartları” konusunda bilgisiz miydiler? Bu ölçekteki bir projede uluslararası olimpik standartlara riayet edilmesi gerektiğini bilmezler miydi? Şimdi, işin sorumluları bu durumu acaba hangi mantıkla izah ediyorlar ve bu izahları hangi yetkili merciler “geçerli ve makul” görebiliyorlar?
KAMUSAL İŞLERDE “GEREKLİLİK İLE STANDARTLARA VE HALKIN KULLANIMINA UYGUNLUK”
Sokaktaki vatandaş, gerek belediyeler ve gerekse devlet kurumları tarafından gerçekleştirilen yatırımlar ve projeler konusunda bilgi sahibi olamaz elbette. Ancak, Türkiye’de kamu adına iş yapmakta olan kuruluşlar da, yaptıkları işlerle ilgili halka bilgi verme kültürüne sahip değil maalesef. Güya halkın yararlanması için yapılan hiçbir işle ilgili olarak yetkililer, iş tamamlanıncaya kadar kamuoyuna verilmesi gereken bilgileri vermezler; güya halka bilgi verme adı altında yapılanlar ise, “ucuz propaganda”dan başka bir şey değildir.
Bu nedenle, yapılan işlerin ne derece usulüne uygun ve olması gereken standartlarda yapıldığı (ya da yapılmadığı) konusu hep havada kalıyor! Zaman içinde, yapılan işlerin kusurları nedeniyle mağdur olan vatandaşlar şikayet ettiklerinde ise, işlerin sorumluları, asla hatayı kendilerinde bulmazlar! Kaldı ki, kamu adına yapılan işlerde, bir de “maliyet ve ihale sorunları” söz konusudur ki, burada o konuya hiç girmeyelim! Ucuz ya da pahalı, artık her ne ise, tamamlanmış ve halkın kullanımına sunulmuş olan işlerde, öncelikle “gereklilik ile standartlara ve halkın kullanımına uygunluk” gibi hususlar aranır!
Balıkesir’de kamu adına yapılan işlerde, gereklilik, standartlara ve halkın kullanımına uygunluk vb. hususlarda, az ya da çok sorun olmayan herhangi bir iş var mı acaba?
_________________
( *) https://pbs.twimg.com/media/GGMqWGjXAAApUss?format=jpg&name=900x900
( **) https://www.youtube.com/watch?v=tO95y4xRhMU