Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler

Ramazan Aydın
Köşe Yazarı
Ramazan Aydın
 

BU ŞEHRİN “ORTAK” AKLI YOK MU, VARSA NEREDE?

Ünlü Fransız biyolog Jean Rostand’ın (1894-1977), sanırım 1930’larda söylediği şu sözü, bana çok ilginç ve bir o kadar da düşündürücü gelir: “Bir gün atomun enerjisini serbest bırakacağız, gezegenler arası yolculuklar gerçekleştireceğiz, ömrü uzatıp, kanseri ve tüberkülozu tedavi edeceğiz; ama, toplumdaki en düşük seviyeli kişiler tarafından yönetilmiş olmanın sırrını asla çözemeyeceğiz.” Bir de, ünlü İngiliz fizikçi ve kozmolog Stephan Hawking’in (1942-2018), 13 Ekim 2015 günü, sosyal paylaşım sitesi Reddit'in bir canlı yayınında, bir soru üzerine söylediği, “Sanırım evreni çözebiliriz, ama kadınları asla!" şeklinde sözü de var; ama, şimdilik bu konumuz dışı.   EVLERE ŞENLİK MUHAFAZAKÂRLIĞIMIZ Ülkemizin “en zengin” coğrafi bölgelerinden birinde, temel düzeydeki “yiyip-içme”nin ötesine pek geçmeyen, yine ülkemizin “en fakir” hayatının yaşandığı güzel Balıkesir’imizde, başta yerel siyaset olmak üzere, sosyal, kültürel ve ticari faaliyet alanlarında da bu çerçevenin dışına çıkılamıyor! Balıkesir insanının muhafazakarlığının, “dini ve milli değerlerden, gelecekte de gücümüze güç katacak olanlarının muhafaza edilmesi” ile hiçbir alakası yoktur! Balıkesirlinin en büyük (ve hatta tek) derdi, iyisi ve kötü ile “mevcudun muhafaza edilmesi”dir; yani, “mevcut olanı kullanarak ve ondan yararlanarak, hayata yeni ve orijinal bir ilavenin katılması”, adeta bizim işimiz değildir! Kısacası, “eski köye yeni adet getirmek”, “başımıza icat çıkarmak” vb gibi işler, bize göre değildir! Ve, “yetişen çocuklarımıza iş bulmak” gibi bir problemin çözümü konusunda sahip olabildiğimiz başlıca yöntemimiz de, “bu konuda işe yarayacağını düşündüğümüz insanlara yalakalık yapmak”tan ibarettir.   KISIRDÖNGÜDEN ÇIKIŞ Maalesef, şehir merkezlerine yakın köylerden gelip, merkezi mahallelerde köydeki gibi yaşamayı önemseyen Balıkesirlilerin, dünyanın ve ülkenin genel gidişatından kaynaklanan değişimlere ve gelişmelere ayak uydurmaları mümkün olmuyor. Bu konuda, bizden bir adım önde olan, mesela, Bursa, Manisa ve Denizli gibi şehirlerde, hem hayat standartları çok daha yüksek, hem de gençlerin istihdamı bakımından yaşanan sıkıntılar, bize göre çok daha hafiftir. Çünkü, köy insanının kentsel hayatın gerektirdiği işleri yapması da, o hayatın gerektirdiği düzeyde sosyal talep oluşturması da mümkün olmuyor. Böyle olunca da, şehrin ve toplumun geleceğine dair hiçbir iş yapılamadığı gibi, hiçbir düşünce dahi üretilemiyor. Aslında iş, önce hayal kurmakla başlıyor ve ardından da, o hayalleri düşüncelere ve nihayet fiiliyata dönüştürmekle devam ediyor. Başlangıcında hayal ve düşünce olmayınca, halk, hiçbir gelişmenin olmadığı kısır bir girdabın içinde dönmekten kurtulamıyor. Yine, bu illerin siyasileri de (Balıkesir’den farklı olarak), merkezi yönetim nezdinde, çok daha etkili insanlardır ki, şahsen ben de, gerektiğinde kendi işlerimi, daima bu gibi etkili illerin siyasileri ile halletmeyi tercih ediyorum. Zira, Balıkesir siyasilerinin, ülkenin üst yönetimi ve bürokrasisi ile olan ilişkileri, hiçbir yaraya merhem olacak seviyelerde değildir.   BU ŞEHİRDE YÜKSEK NİTELİKLİ İNSAN YETİŞMİYOR MU? Peki, Balıkesir’de, ilişkileri üst seviyelerde olan (ve olabilecek) yüksek nitelikli insanlar yetişmiyor mudur? Elbette yetişiyor. Lakin, bizde, yazının en başına aldığımız, Jean Rostand’ın sözünde olduğu gibi, “toplumdaki en düşük seviyeli kişiler tarafından yönetiliyor olmak” gibi, akıl-sır ermeyecek bir durum söz konusudur. Bu durumdan çıkmanın yolu, toplumu ve ülkeyi ilgilendiren hususlarda toplumsal ortak aklın kullanılmasından geçiyor. Toplumsal ortak aklın ortaya çıkacağı yerler de, farklı özelliklerde birikimli akil insanlarımızın bir araya gelebilecekleri muhtelif mahfillerdir. Balıkesir’de, bundan 45-50 yıl öncesinde, böyle yerler vardı. Sonra ne olduysa (ki, ben şahsen bilmiyorum) o mekanlar ve mahfiller birer-ikişer ortadan kalktı, yerleri de doldurulamadı, yani yeni mahfiller oluşturulamadı. Ve Balıkesir halkı da, zamanla, adeta “akıldan yoksun” bir toplum haline geldi.   ESKİDEN, SADECE EĞİTİM ENSTİTÜSÜ VARDI! Balıkesir’de, yüksek okul olarak, sadece Necatibey Eğitim Enstitüsü’nün olduğu yıllarda, Enstitünün hocalarını Balıkesir çarşısı tanır ve bilirdi, esnafın onlarla belli bir diyalogları olurdu. Aynı şekilde, şehirde, Balıkesir ve Muharrem Hasbi Liseleri ile Sanat Okulu, Ticaret Lisesi, İmam-Hatip Okulu ve Kız Meslek Lisesi olmak üzere, lise düzeyinde sadece 6 okul vardı ve bu okulların müdürlerini ve belli başlı hocalarını da çarşı esnafı tanırdı! Bugün ilimizde, öğretim üye sayısı 2 bini aşan iki üniversite ve onlarca lise var, ama bu eğitim kurumlarının yöneticileri ve hocaları ile neredeyse kimsenin hiçbir işi yoktur. Bugünün Balıkesir esnafının üniversitelerle ve okullarla olan ilişkileri, maalesef, sadece “alışveriş”ten ibarettir! Hiçbir esnafın, eğitim kurumlarında görev yapan hocalarla şahsi merhabaları da, öyle bir dertleri de yoktur.   ÜNİVERSİTE İLE ŞEHİR BİRBİRİNDEN KOPUK 2009 yılında, rahmetli Sabri Uğur’un seçimi kaybetmesinden sonra, Belediye Başkanı seçilmiş olan İsmail Ok’un yüksek dehası sebebiyle, diğer bazı arkadaşlar gibi, benim de Belediyeden ayrılıp Üniversiteye geçmem gerektiğinde, o zamanki Rektör rahmetli Prof.Dr. Şerif Saylan ve yardımcıları, bir sohbetimizde, üniversite ile şehrin birbirinden kopuk olmalarından dert yanıyorlardı. Bu konuda yapılabilecek çalışmalar olduğunu ve benim de yardımcı olabileceğimi söyleyince, üniversiteye geçmemi teklif ettiler. Ne var ki, bu konuyu haber alan ve kendilerini “solcu” zanneden bir meczuplar grubunun şehirde oluşturdukları dedikodu fırtınası sebebiyle, benim o işleri yapabileceğim pozisyona getirilmem mümkün olmadı… Neticede, 12 yıldır, Fakülte Sekreterliği gibi, birikimimle ve kapasitemle alakası olmayan bir pozisyonda kalakaldım! Bu durumdan, benim herhangi bir kaybım söz konusu olmadı; ama, bugün, şehir ve üniversite arasındaki kopukluk ve mesafe o günlere kıyasla daha da artmış bulunuyor! Halbuki tam tersi olmalıydı!   ALAMET-İ FARİKAMIZ: “ÖĞRENMEDEN YAPMAK” Balıkesirliler olarak, diğer bir önemli sorunumuz da, sahip olduğumuz bu muhteşem eğitim imkanlarına rağmen, ihtiyacımız olan şeyleri öğren(e)miyor olmamızdır. Hiçbir şekilde bir “öğrenme” ihtiyacı duymadan, hemen her alanda, birtakım işleri doğrudan “yapma”ya soyunan insanların yaratmış oldukları keşmekeş içinde, koskoca bir il, debelenip duruyor. Hiç kimse, herhangi bir işi yapmaya soyunan insanların, o işleri “nerede, ne zaman ve kimden öğrendiklerini” merak etmiyor ve sormuyor! Piyasalarda bu şekilde iş yapanların çoğalması sebebiyle de, insanlar, bu durumun “normal” olduğunu düşünüyor; sonra da, gerçekten “işi bilerek yapanlar” ile bu şekilde öğrenmeden yapanları, “iş kalitelerine bakarak” değerlendirmek yerine, sadece “ücret” kriteri ile kıyaslıyor ve hem kendisini, hem de şehri “kalitesizliğe” mahkum ediyorlar. Bu şehrin, acilen, “toplumsal ortak akıl”ı ortaya çıkaracak ve bu aklı kent hayatında etkili hale getirecek çeşitli entelektüel mahfillere ihtiyacı bulunuyor. Bunu da, bu şehrin iyi-kötü mürekkep yalamış kesimi yapacak; yani, köyden gelip, şehirde köy hayatı yaşayan ve gündelik geçimlerinin ötesinde, hayatla ilgili hiçbir fikir üretemeyecek olan insanlardan bu işi yapmalarını bekleyemeyiz.
Ekleme Tarihi: 07 Kasım 2021 - Pazar

BU ŞEHRİN “ORTAK” AKLI YOK MU, VARSA NEREDE?

Ünlü Fransız biyolog Jean Rostand’ın (1894-1977), sanırım 1930’larda söylediği şu sözü, bana çok ilginç ve bir o kadar da düşündürücü gelir: “Bir gün atomun enerjisini serbest bırakacağız, gezegenler arası yolculuklar gerçekleştireceğiz, ömrü uzatıp, kanseri ve tüberkülozu tedavi edeceğiz; ama, toplumdaki en düşük seviyeli kişiler tarafından yönetilmiş olmanın sırrını asla çözemeyeceğiz.

Bir de, ünlü İngiliz fizikçi ve kozmolog Stephan Hawking’in (1942-2018), 13 Ekim 2015 günü, sosyal paylaşım sitesi Reddit'in bir canlı yayınında, bir soru üzerine söylediği, “Sanırım evreni çözebiliriz, ama kadınları asla!" şeklinde sözü de var; ama, şimdilik bu konumuz dışı.

 

EVLERE ŞENLİK MUHAFAZAKÂRLIĞIMIZ

Ülkemizin “en zengin” coğrafi bölgelerinden birinde, temel düzeydeki “yiyip-içme”nin ötesine pek geçmeyen, yine ülkemizin “en fakir” hayatının yaşandığı güzel Balıkesir’imizde, başta yerel siyaset olmak üzere, sosyal, kültürel ve ticari faaliyet alanlarında da bu çerçevenin dışına çıkılamıyor!

Balıkesir insanının muhafazakarlığının, “dini ve milli değerlerden, gelecekte de gücümüze güç katacak olanlarının muhafaza edilmesi” ile hiçbir alakası yoktur! Balıkesirlinin en büyük (ve hatta tek) derdi, iyisi ve kötü ile “mevcudun muhafaza edilmesi”dir; yani, “mevcut olanı kullanarak ve ondan yararlanarak, hayata yeni ve orijinal bir ilavenin katılması”, adeta bizim işimiz değildir! Kısacası, “eski köye yeni adet getirmek”, “başımıza icat çıkarmak” vb gibi işler, bize göre değildir! Ve, “yetişen çocuklarımıza iş bulmak” gibi bir problemin çözümü konusunda sahip olabildiğimiz başlıca yöntemimiz de, “bu konuda işe yarayacağını düşündüğümüz insanlara yalakalık yapmak”tan ibarettir.

 

KISIRDÖNGÜDEN ÇIKIŞ

Maalesef, şehir merkezlerine yakın köylerden gelip, merkezi mahallelerde köydeki gibi yaşamayı önemseyen Balıkesirlilerin, dünyanın ve ülkenin genel gidişatından kaynaklanan değişimlere ve gelişmelere ayak uydurmaları mümkün olmuyor. Bu konuda, bizden bir adım önde olan, mesela, Bursa, Manisa ve Denizli gibi şehirlerde, hem hayat standartları çok daha yüksek, hem de gençlerin istihdamı bakımından yaşanan sıkıntılar, bize göre çok daha hafiftir. Çünkü, köy insanının kentsel hayatın gerektirdiği işleri yapması da, o hayatın gerektirdiği düzeyde sosyal talep oluşturması da mümkün olmuyor. Böyle olunca da, şehrin ve toplumun geleceğine dair hiçbir iş yapılamadığı gibi, hiçbir düşünce dahi üretilemiyor. Aslında iş, önce hayal kurmakla başlıyor ve ardından da, o hayalleri düşüncelere ve nihayet fiiliyata dönüştürmekle devam ediyor. Başlangıcında hayal ve düşünce olmayınca, halk, hiçbir gelişmenin olmadığı kısır bir girdabın içinde dönmekten kurtulamıyor.

Yine, bu illerin siyasileri de (Balıkesir’den farklı olarak), merkezi yönetim nezdinde, çok daha etkili insanlardır ki, şahsen ben de, gerektiğinde kendi işlerimi, daima bu gibi etkili illerin siyasileri ile halletmeyi tercih ediyorum. Zira, Balıkesir siyasilerinin, ülkenin üst yönetimi ve bürokrasisi ile olan ilişkileri, hiçbir yaraya merhem olacak seviyelerde değildir.

 

BU ŞEHİRDE YÜKSEK NİTELİKLİ İNSAN YETİŞMİYOR MU?

Peki, Balıkesir’de, ilişkileri üst seviyelerde olan (ve olabilecek) yüksek nitelikli insanlar yetişmiyor mudur? Elbette yetişiyor. Lakin, bizde, yazının en başına aldığımız, Jean Rostand’ın sözünde olduğu gibi, “toplumdaki en düşük seviyeli kişiler tarafından yönetiliyor olmak” gibi, akıl-sır ermeyecek bir durum söz konusudur.

Bu durumdan çıkmanın yolu, toplumu ve ülkeyi ilgilendiren hususlarda toplumsal ortak aklın kullanılmasından geçiyor. Toplumsal ortak aklın ortaya çıkacağı yerler de, farklı özelliklerde birikimli akil insanlarımızın bir araya gelebilecekleri muhtelif mahfillerdir. Balıkesir’de, bundan 45-50 yıl öncesinde, böyle yerler vardı. Sonra ne olduysa (ki, ben şahsen bilmiyorum) o mekanlar ve mahfiller birer-ikişer ortadan kalktı, yerleri de doldurulamadı, yani yeni mahfiller oluşturulamadı. Ve Balıkesir halkı da, zamanla, adeta “akıldan yoksun” bir toplum haline geldi.

 

ESKİDEN, SADECE EĞİTİM ENSTİTÜSÜ VARDI!

Balıkesir’de, yüksek okul olarak, sadece Necatibey Eğitim Enstitüsü’nün olduğu yıllarda, Enstitünün hocalarını Balıkesir çarşısı tanır ve bilirdi, esnafın onlarla belli bir diyalogları olurdu. Aynı şekilde, şehirde, Balıkesir ve Muharrem Hasbi Liseleri ile Sanat Okulu, Ticaret Lisesi, İmam-Hatip Okulu ve Kız Meslek Lisesi olmak üzere, lise düzeyinde sadece 6 okul vardı ve bu okulların müdürlerini ve belli başlı hocalarını da çarşı esnafı tanırdı! Bugün ilimizde, öğretim üye sayısı 2 bini aşan iki üniversite ve onlarca lise var, ama bu eğitim kurumlarının yöneticileri ve hocaları ile neredeyse kimsenin hiçbir işi yoktur. Bugünün Balıkesir esnafının üniversitelerle ve okullarla olan ilişkileri, maalesef, sadece “alışveriş”ten ibarettir! Hiçbir esnafın, eğitim kurumlarında görev yapan hocalarla şahsi merhabaları da, öyle bir dertleri de yoktur.

 

ÜNİVERSİTE İLE ŞEHİR BİRBİRİNDEN KOPUK

2009 yılında, rahmetli Sabri Uğur’un seçimi kaybetmesinden sonra, Belediye Başkanı seçilmiş olan İsmail Ok’un yüksek dehası sebebiyle, diğer bazı arkadaşlar gibi, benim de Belediyeden ayrılıp Üniversiteye geçmem gerektiğinde, o zamanki Rektör rahmetli Prof.Dr. Şerif Saylan ve yardımcıları, bir sohbetimizde, üniversite ile şehrin birbirinden kopuk olmalarından dert yanıyorlardı.

Bu konuda yapılabilecek çalışmalar olduğunu ve benim de yardımcı olabileceğimi söyleyince, üniversiteye geçmemi teklif ettiler. Ne var ki, bu konuyu haber alan ve kendilerini “solcu” zanneden bir meczuplar grubunun şehirde oluşturdukları dedikodu fırtınası sebebiyle, benim o işleri yapabileceğim pozisyona getirilmem mümkün olmadı… Neticede, 12 yıldır, Fakülte Sekreterliği gibi, birikimimle ve kapasitemle alakası olmayan bir pozisyonda kalakaldım! Bu durumdan, benim herhangi bir kaybım söz konusu olmadı; ama, bugün, şehir ve üniversite arasındaki kopukluk ve mesafe o günlere kıyasla daha da artmış bulunuyor! Halbuki tam tersi olmalıydı!

 

ALAMET-İ FARİKAMIZ: “ÖĞRENMEDEN YAPMAK”

Balıkesirliler olarak, diğer bir önemli sorunumuz da, sahip olduğumuz bu muhteşem eğitim imkanlarına rağmen, ihtiyacımız olan şeyleri öğren(e)miyor olmamızdır. Hiçbir şekilde bir “öğrenme” ihtiyacı duymadan, hemen her alanda, birtakım işleri doğrudan “yapma”ya soyunan insanların yaratmış oldukları keşmekeş içinde, koskoca bir il, debelenip duruyor. Hiç kimse, herhangi bir işi yapmaya soyunan insanların, o işleri “nerede, ne zaman ve kimden öğrendiklerini” merak etmiyor ve sormuyor!

Piyasalarda bu şekilde iş yapanların çoğalması sebebiyle de, insanlar, bu durumun “normal” olduğunu düşünüyor; sonra da, gerçekten “işi bilerek yapanlar” ile bu şekilde öğrenmeden yapanları, “iş kalitelerine bakarak” değerlendirmek yerine, sadece “ücret” kriteri ile kıyaslıyor ve hem kendisini, hem de şehri “kalitesizliğe” mahkum ediyorlar.

Bu şehrin, acilen, “toplumsal ortak akıl”ı ortaya çıkaracak ve bu aklı kent hayatında etkili hale getirecek çeşitli entelektüel mahfillere ihtiyacı bulunuyor. Bunu da, bu şehrin iyi-kötü mürekkep yalamış kesimi yapacak; yani, köyden gelip, şehirde köy hayatı yaşayan ve gündelik geçimlerinin ötesinde, hayatla ilgili hiçbir fikir üretemeyecek olan insanlardan bu işi yapmalarını bekleyemeyiz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve balikesirartihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.