Önümüzdeki 31 Mart’ta yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri için aday belirleme sürecinde son haftaya girilirken, ülkenin her yerinde olduğu gibi, Balıkesir’de de yerel siyasette oldukça sıcak günler yaşanıyor. Yasal konumları “siyasi parti” olan, ancak, geçmişteki siyasi partilerle hiçbir benzerlikleri bulunmayan mevcut kuruluşlar arasındaki “aday pazarlıkları” konusunda, kamuoyunda akıl almaz (ve çoğu ahlaksızca olan) söylentiler dolaşıyor. İlk işittiğimizde, hiçbir şekilde doğru olmasına ihtimal veremediğimiz onca duyumun, kısa bir süre içinde gerçek olduğunu defalarca gördüğümüz halde, kulağımıza gelen bazı duyumlar için, biz hâlâ millet olarak, “Yok canım, bu kadar da olamaz!” demeye devam ediyoruz!
Ülke genelinde kamuoyu tarafından en büyük ilgi ile takip edilmekte olan İstanbul seçimleri konusunda, basına yansıyanlar dışında, başta Başak Demirtaş’ın DEM Parti’den aday olması/olmaması olmak üzere, akıl almaz ahlaksız pazarlık söylentileri var. İstanbul çapında olmasa da, ülkenin her yerinde, yerel düzeylerde de, adaylar konusunda benzer pazarlıkların yapılmakta olduğuna dair söylentilerin de ardı arkası kesilmiyor. Bu seçimlerin, daha önceki seçimlerden en önemli farkı, sanırım bu ahlaksız pazarlıklardır.
Öte yandan tarafların, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayları belli oldu ve bu konuda, mevcudun dışında bir beklenti de yok gibi. Cumhur İttifakı tarafından Turgut Altınok’un aday gösterilmiş olması, iktidar cenahının Mansur Yavaş’ın kazanmasından yana bir rahatsızlık duymayacağı anlamına geliyor.
SANDIKLARA SAHİP OLABİLEN TARAF SEÇİMİ KAZANIYOR!
İstanbul’a gelince: Cumhur İttifakı, kendi açısından, olabildiğince güçlü bir isim olan Murat Kurum’u (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği eski Bakanı, 10.07.2018-04.06.2023) Ekrem İmamoğlu’nun karşısına çıkarıyor. 2018’deki seçimi, Cumhur İttifakı’nın elinden, adeta kafasına vura vura alan İmamoğlu için ise Kurum, öyle pek de ciddiye alınacak bir aday değildir; ancak, AK Parti’nin, ilçe belediyeleri ile oluşturacağı sosyal baskıyı hesaba katmak gerekiyor. Peki bu, Kurum’un seçimi kazanmasına yetecek mi? Bu konuda konuşmak için, henüz vakit erken olsa da, İmamoğlu’nun İstanbul’daki Seçim Sandıklarında, bu seçimde de kuş uçurtmayacağı gayet açıktır. Bu noktada, seçimlerde “gönüllü” olarak çalışan ekiplerin, “ücretli” olarak çalışanlar karşısında ortaya koyacakları farka da dikkat çekmemiz gerekiyor.
Muhalefetin Seçim sandıklarına hakim olduğu bölgelerde, Cumhur İttifakı’nın seçim kazanması hiç de kolay bir iş değildir. Unutmayalım ki, 2002’den bu yana yapılan tüm seçimlerde, güvenlik güçleri tarafından, sadece AK Parti’ye “Evet” mührü basılmış oy pusulaları yakalanmıştır! Tek başına bu durum pek önemli bir gösterge olmasa da, sahte oy kullanımı konusundaki tek bulgu da bu değildir. Örneğin, belirli bazı adreslerdeki hayali seçmen kayıtları, üzerinde bina bulunmayan arsa adreslerine kayıtlı seçmenler vb. gibi bazı tespitler de, nedense sadece yine hep AK Parti’yi işaret ediyordu!
TURAN ÇÖMEZ’İN ETKİSİ BEKLENDİĞİ GİBİ OLMADI!
Tüm bu hususların, Balıkesir için de aynen geçerli olduğu söylenebilir. İYİ Parti’nin Balıkesir Büyükşehir Adayı olarak Turan Çömez’in adını açıklanmasından önce yapılan kamuoyu yoklamaları, Ahmet Akın lehinde oldukça ciddi bir fark olduğunu gösteriyordu. CHP adayı Akın’la ilgili olumsuz etkisi olacağı düşünülen Çömez’in adaylığının, seçmenler üzerinde beklenen etkiyi yaratmadığı görülüyor. Geçen seçimlerde İYİ Parti’nin Balıkesir’de aldığı oyu alamaması halinde, Çömez’in parti içindeki prestijinin ciddi şekilde zayıflaması söz konusu. Bu nedenle, rakipleri gibi, sahada kendisiyle birlikte koşturacak ekiplere sahip olmayan Çömez’in Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmakla, büyük bir siyasi risk altına girdiği konuşuluyor.
AK Parti’nin 14 Mayıs’ta Balıkesir’de aldığı oyların tamamını 31 Mart’ta da almayı hedefleyen Yücel Yılmaz gayet rahat görünüyor, seçimleri kazanma konusunda hiçbir endişesi yok gibi. Ancak, en önemli rakibi olan Ahmet Akın’a yönelebilecek seçmenleri ne derece kontrol edebileceği merak konusudur. Sadece, seçim kazanma ihtimalleri bulunmayan partilerden gösterilecek adaylarla, Akın’ın önünü kesmek hiç de kolay olmayacaktır. Ancak, Ahmet Akın da, il genelindeki Seçim Sandıklarına güçlü bir şekilde sahip çıkabilmelidir. Bu konuda, 2018’de İstanbul’da adeta destan yazan Ekrem İmamoğlu ekibinden destek alacağı söyleniyor. Bakalım, İstanbul’da başarılı olan usuller, Balıkesir’de işe yarayacak mı?
AK PARTİ, EN BAŞARILI BAŞKANIN ADINI NEDEN ÇİZDİ?
Balıkesir’deki diğer ilçelerle ilgili teferruatlı bilgi sahibi olmadığım için, sadece Karesi ve Altıeylül ilçeleriyle ilgili birkaç hususa işaret etmek isterim. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, AK Parti içinde, iki grup arasında cereyan eden bir pazarlık sonucunda, ürettiği hizmetler ve ortaya koyduğu siyasi performans bakımından, “Balıkesir’in en başarılı İlçe Belediye Başkanı” olan Hasan Avcı’nın üzeri çizildi!
Bunun, siyaseten ne derece doğru ya da yanlış olduğunu, 31 Mart akşamı göreceğiz. Ancak, Hasan Avcı, ortaya koyduğu performansla, belediyecilikte ikinci bir Sabri Uğur gibi görülen bir siyasetçidir. Belgin Uygur’un ısrarı nedeniyle Altıeylül Belediye Başkan Adayı olarak Mesut Eray’ın adının açıklanmasından sonra, Hasan Avcı’ya diğer bazı partiler tarafından adaylık teklifi yapıldığı konuşuluyor. Umarız Avcı bu tekliflerden birini değerlendirir ve Balıkesir siyasetinde var olmaya devam eder.
Hatırlanacağı üzere, 2018’de ANKARA Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı açıklandığında, Ülkücü Mansur Yavaş’ın CHP’den aday gösterilmesini, pek çok kimse yadırgamıştı! Ama, aradan geçen zamanda görüldü ki, Mansur Yavaş’ın içinde bulunduğu bir CHP, kamuoyunda çok daha büyük kabule mazhar oldu. Eğer siyaset akılla yapılıyorsa, benzer bir manevranın Balıkesir’de de yapılabileceğini düşünmek, hiç de olmayacak bir iş değildir. Pek çok kimseye belki fantezi gibi gelecek olsa da, Hasan Avcı’nın CHP tarafından Altıeylül Belediye Başkanlığı’na aday gösterilmesi, başta Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmak üzere, Balıkesir’deki siyasi dengeleri radikal bir şekilde değiştirecektir. Hasan Avcı’nın İYİ Parti’den aday gösterilmesi de düşünülebilir belki, ama bu, kazanmak için CHP ile anlaşmalarını gerektirecektir ki, bu daha zor bir seçenek olur.
Karesi Belediye Başkanlığı konusunda ise, Dinçer Orkan’a alternatif olabilecek herhangi bir isim halihazırda görünmüyor. O nedenle, önümüzdeki birkaç gün içinde çok radikal bir gelişme olmadığı sürece, Orkan’ın Karesi’deki görevine devam edeceği söylenebilir.
SİYASET, AKILLA YAPILAN VE YAPILMASI GEREKEN BİR İŞTİR!
Siyaset, her ne kadar bir “gönül işi” olsa da, “kazanmak için”, “akılla yapılan” ve yapılması gereken bir iştir. Siyasette, duygusal davranarak karar verenler, akılla karar verenlerin oyuncağı olurlar. Bunun başka bir yolu yoktur. Ancak burada, kazanmaktan kastın ne olduğuna bakmak gerekiyor! Elbette, siyasette kazanmak, “halka ve ülkeye hizmet” bağlamında düşünülmelidir. Yoksa, siyaset asla, doğrudan “kişisel kazanç” konusu yapılamaz! Her ne kadar günümüzde, siyaseti kişisel menfaatleri için yapanlar çoğunlukta olsalar da, bunlara “siyasetçi” değil, “siyasetin eşkıyaları, haramileri” demek çok daha doğru olur. Toplum, bu iki kesim arasında tercihlerini doğru yapamadığında, ülke ve millet olarak ağır kayıplara uğramak kaçınılmaz olur. Çünkü, siyaseti kendi çıkarlarının aracı olarak kullananlar, kendileri kazandıkları sürece, halkın ve ülkenin neler kaybettiğini umursamazlar.
DİNİ VE MİLLİ KONULARDA HAMASET, SİYASET HARAMİLERİNİN YÖNTEMİDİR!
Siyasetçi, halka daima, doğruları, gerçekleri, yapılması yararlı olan işleri ve yapılmaması gereken sakıncalı davranışları anlatır, vaatlerinde ve icraatlarında da bunları göz önüne alır. Siyaset eşkıyaları ve haramileri ise, doğrular ve gerçekler ile halkın dini ve milli değerlerini kişisel çıkarları için istismar eder.
Sürekli olarak, doğrular, gerçekler, dini ve milli değerler üzerinden hamaset ve halk dalkavukluğu yapan siyaset haramileri, sorgulama yeteneği zayıf olan geri kalmış toplumlarda, halkın teveccühünü kazanmakta çoğu zaman başarılı olmaktadırlar! O nedenle, geri kalmış toplumların siyasetçilerinin, hem kendilerini ve hem de rakipleri olan haramileri halka anlatabilmek için, zekalarını ve akıllarını ortaya koymaları yetmez, ayrıca, olabildiğince cesur ve dirençli olmaları da gerekiyor.
Gelişmiş toplumlarda, seçimleri kazanan siyasetçiler, asla görevleri süresince yaptıkları hizmetlerle övünmezler ve onları propaganda malzemesi olarak kullanmazlar, daha doğrusu kullanamazlar. Ancak geri kalmış toplumlarda insanlar, aslında tamamen kendi paraları ve yine kendilerine ait güç ve imkanlarla yapılmakta olan işleri, seçmiş oldukları siyaset haramilerinin lütufları gibi görürler…
Halkın durumu böyle olunca da onlar, kendi dönemlerinde, ama aslında kamu parası, gücü ve imkanlarıyla yapılan işlerle övünürler ve o işleri propaganda malzemeleri olarak kullanırlar. Ne yazıktır ki, halk bunları beğenmeye ve tekrar tekrar seçmeye devam eder. Siyaset haramileri art arda defalarca seçildiklerinde, bir süre sonra kendilerini ilah gibi görmekten ve despotlaşmaktan kurtulamazlar. O nedenle, toplum ve ülke için yararlı olan, aynı siyasetçilerin, artarda seçilmemeleri ve iktidarda kalmamalarıdır. Ne var ki, geri kalmış toplumlarda, bunu halka anlatmak hiç de kolay değildir.
Gelecek hafta, bir başka konuda birlikte olmak ümidiyle, hoşça kalın…