Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler

Ramazan Aydın
Köşe Yazarı
Ramazan Aydın
 

BALIKESİR, MUHTEMEL BİR DEPREME KARŞI NASIL HAZIRLANIYOR ACABA?

Bugün belki herkes için en öncelikli gündem maddesi “seçim” (ya da bazıları için Balıkesirspor) olabilir. Ancak, gerek ülkemiz ve gerekse Balıkesir gibi aktif fay hatları üzerinde bulunan tüm şehirler için, hem bugünün ve hem de yarının en önemli ve öncelikli gündem maddesi “deprem” olmalıdır. Yani bu, seçim dahi olsa, önümüze gelen ya da getirilen “geçici gündem konuları” hiçbir zaman depremin önüne geçirilmemelidir.   NE OLACAK BU BALIKESİRSPOR’UN HALİ? Balıkesirspor bu sezon bir kez daha küme düştü. Çıktığı üst liglerde tutunmayı başaramayan Balıkesirspor konusunda çok daha kapsamlı yazılar yazabilecek çok sayıda kalem var Balıkesir’de. Onlar arasında, benim bu konuda yazmam pek anlamlı olmasa da; Balıkesirspor’la ilgili olarak, kişiler arasındaki dipsiz polemiklerden başka, kayda değer hiçbir değerlendirme yaptıklarını görmediğim yazarların üzerinde pek durmadıkları bir hususu hatırlatmak isterim. Her şeyden önce futbol, sadece teknik ekiplerin sahaya yansıtacakları oyun sistemlerinden ibaret bir “iş” değildir. Balıkesirspor’un, kulüp olarak, 1980’li yılların ortalarında başlayan yapısal sorunları, bugün artık içinden çıkılamaz bir noktadadır. Bu sorunun çözümü, kulübün başına, güçlü bir ekibin getirilmesidir. Ne var ki, Balıkesirspor Kulübü’nün mevcut üye tablosu ile bunun pek mümkün olabileceğini de beklemiyorum şahsen.   KULÜBÜN YAPISAL YETERSİZLİKLERİNİ HALLETMEK GEREK Mevcut yapısal problemler, üç-beş kişinin adları üzerinden yapılacak değerlendirmelerle anlaşılamaz. Umudumuz odur ki, mevcut üyeler içinden aklı başında güçlü bir ekip ortaya çıksın ve kulübün üye tablosunu, rasyonel bir restorasyona tabi tutsun. Zaman zaman elde edilen başarıların ve maruz kalınan hezimetlerin, sürekli şahıslar üzerinden ve “para”yı merkeze alan bakış açılarıyla değerlendirilmesi, asıl problemlerin örtü altında kalmasına sebep oluyor. Bu konuda, siyasileri ve şehrin ileri gelenlerini suçlamak ya da onları “çözüm adresleri” olarak gö(ste)rmek son derece yanlıştır. Hatırladığım kadarı ile ülkede yaygın olan siyasi-silahlı çatışmalara rağmen, 1970’li yıllarda Balıkesirspor, tüm Balıkesirlilerin kalplerinde, kuvvetli bir yere sahipti. Atatürk Stadı, hiçbir maçta (hatta antrenmanlarda bile) boş kalmazdı. Kulüp de takım da tümüyle Balıkesirliydiler ve herkes birbirini gerçekten iyi tanırdı. Maç günlerinde hepimizin kalpleri “Balkes” diye atardı. Balıkesirspor tribünü, on bin kişilik yekpare bir tablo gibiydi. Bugün tribündeki manzara, o dönemle hiçbir açıdan kıyaslanamaz! 80-100 kişiden oluşan sözde (kulüp destekli, toplama) fanatik bir grup ile 15-20 kişilik holigan tiplerle bu işin yürütülemeyeceği gayet açıktır. Kısacası, Balıkesirspor için, Balıkesir’in ekonomik, kültürel, siyasi vb. reel dinamiklerine  dayalı, yeni bir paradigmanın ortaya konması gerekiyor.   ÜLKEDE BALIKESİR’İN ADI YOK! Balıkesir, benim görebildiğim, son 25-30 yıldır, hiçbir alanda Balıkesir sınırlarını aşabilecek karakterler yetiştiremiyor. Halbuki 1970’ler hiç de öyle değildi. Örneğin, maratonda İsmail Akçay ve yüksek atlamada Ekrem Özdamar vb. gibi dünya ve ulusla düzeyde çok sayıda yıldızlar çıkabiliyor;  Esmen kolonyalarının reklamları, ülkenin her tarafında görülebiliyordu. Bugün ise, Balıkesir dışına çıktığınız anda, Balıkesir’den eser kalmıyor. Yani, ülkede Balıkesir’in adı yok! Acaba, bu kadar zengin bir coğrafyaya ve genel eğitim düzeyleri bu denli yüksek bir ahaliye sahip Balıkesir’den başka nerede, insanlar bu kadar düşük standartlarda ve her bakımdan “fakir” bir hayat yaşıyorlar? Zenginliğimizle ters orantılı yaşam tarzımızla yarattığımız bu çelişki, Balıkesirliler olarak bizi emsalsiz kılıyor! Zeytincilik başta olmak üzere, tarım ve hayvancılıkta, Türkiye’de tüm illerden açık ara önde olan Balıkesir, bu uğraş alanlarında, kayda değer tek bir marka ortaya çıkaramamıştır. Büyük şehirlerdeki lüks et lokantalarında “Balıkesir Kuzusu”nun yeri bir başkadır. Ancak bu ismin ortaya çıkmasında, Balıkesirliler olarak bizim hiçbir dahlimiz yoktur. Son yıllardaki bir modaya uyarak Balıkesir Kuzusu’na coğrafi işaret alındı; hemen ardından, bir de “İvrindi Kuzusu” için coğrafi işaret alınıyor… Bu ikisi arasındaki farkı fark edecek ve bunu bir “tercih unsuru” olarak kullanabilecek kimse var mı dünyada? Yok! Öyleyse ne yapıyoruz?   ANKARA SİYASETİNDE, BALIKESİR’İN ESAMESİ YOK! İşte, önümüzde bir seçim var ve partilerin milletvekili aday listeleri de önümüzde. Biri çıksın desin ki, “Balıkesir açısından bu listelerden biri çok iyi”. Bugüne kadar olduğu gibi,14 Mayıs’tan sonra da Balıkesir, Ankara’da ve TBMM’de etkili bir varlık gösteremeyecek. İlk bakışta, milletvekili adayı olmasa da, Genel Başkan Yardımcısı olarak etkin olması sebebiyle CHP’de Ahmet Akın ve İYİ Parti adayı Turan Çözmez isimleri, bir parça umut verici görünüyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olmasına rağmen, bilinen hiçbir kişisel aksiyonel çıkışı bulunmayan Belgin Uygur’un, Balıkesir halkı karşısında da kayda değer bir varlığının olduğu pek söylenemez. MHP’nin birinci sıra adayı Ekrem Gökay Yüksel’in ise, kendi camiası içinde belli bir altyapısı olsa da Balıkesirli olmadığı için, halk içinde herhangi bir karşılığının olduğunu söylemek zor. Dahası, gerek Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Sinan Ateş cinayeti ve gerekse MHP’nin bazı üst düzey yöneticilerinin bu cinayetle ilişkilendirilmelerinin yanı sıra, parti olarak takınılan soğuk tavır sebebiyle, Balıkesir’deki Ülkücü tabanla MHP’nin arasındaki mesafe de bir hayli açılmış bulunuyor. Kısacası, Balıkesir’de seçimleri, yerel siyasi figürlerden ziyade, partilerin siyasi marka güçleri ve Genel Başkanların adları üzerinden değerlendirmek çok daha doğru görünüyor.   GEVŞEK ZEMİN ÜZERİNDE RESIDANCE(!) YAPIMINA DEVAM Ülke genelinde bilinen aktif fay hatları üzerinde yer alan 45 il merkezinden biri olan Balıkesir şehri, “birinci derecede deprem riski” altındadır. Buna rağmen, halkın, depremle ilgili olarak alınması gereken tedbirler konusundaki duyarsızlığı, muhtemel bir depremde yaşanacak felaketin boyutunu kat be kat büyütecektir. Bu nedenle, Balıkesir halkı olarak, depremle ilgili tedbirleri  “birinci derecede önemli” bir konu olarak, gündemimizde tutmaya devam etmeye mecburuz. Ne var ki, deprem gibi dehşetengiz bir felaket, gündelik basit çıkarların peşinde koşmakta olan insanlarımız tarafından göz ardı ediliyor. Daha önceki yazılarımızda da birkaç kez temas ettiğimiz üzere, şehrimizde, güneyde Çayırhisar’dan itibaren, kuzeyde Paşaalanı’na kadar olan bölge, “gevşek zemin derinliği”nin, 35 ila 100 metre ve yeraltı sularının, yer zemininin hemen 1,5-2 metre altında olması gibi, “hiçbir şekilde konut yapımına ve yerleşime imkan vermeyecek” nitelikte olması karşısında, her ne sebeple olursa olsun, halkın ve belediyelerin duyarsız kalmaları, büyük bir aymazlıktır. Bu semtlerde, artık tek bir konut yapımına izin verilmemesi gerektiği gibi, buradaki konutların da hızla, “zemini sağlam olan” yerlere taşınmaları gerekiyor.   BELEDİYELER, BİNALARIN “DEPREME DAYANIKLILIK TESTLERİ”Nİ ÜCRETSİZ OLARAK YAPTIRMALI! Gerçek bu iken, hangi akla hizmet ise, gevşek zemin derinliği 10 metreyi bulan yerlerde, hâlâ “resindance(???)” reklamlarıyla, akıl almayacak derecede pahalı konut inşaatlarına devam ediliyor! Bu konuda sadece, bu inşaatları yapan, çoğu emekli memur ve işçi olan “sonradan olma/görme” eğitimsiz müteahhitleri suçlamanın alemi yok! Biz halk olarak, o binalarda bir keramet varmış gibi, akıl almaz paralar ödemeye devam ettiğimiz müddetçe, birtakım insanlar gider o yerlere o binaları yapmaya devam eder. Bu arada belediyelerin, ilk olarak, kendi sorumluluk alanlarındaki “zemin durum haritaları”nı, resmi internet sitelerinde yayınlamalarında büyük yarar var! İnsanlar, ev alacakları zaman, zemin durumlarını bilerek alsınlar. Öte yandan, şehirdeki tüm binaların “depreme dayanıklılık testleri”nin yap(tır)ılması çok önemlidir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, binaların depreme dayanıklılık testlerini, vatandaşların başvuru sıralarına göre, belli bir sistem dahilinde “ücretsiz” olarak yapıyor. Mevcut ekonomik sıkıntılar içinde, insanların çoğunun, her bir daire için 5 ila 10 bin lira arasındaki test ücretlerini ödemeleri mümkün olmayacaktır! O nedenle ümidimiz ve önerimiz odur ki, başta Büyükşehir olmak üzere, Balıkesir’deki tüm belediyeler de benzer bir uygulama başlatarak, şehirdeki binaların depreme dayanıklılık testlerini ücretsiz olarak yapsınlar.   ZEMİNİ SAĞLAM YERLER HIZLA İMARA AÇILMALIDIR Belediyelerimiz, kendi sınırları dahilinde, “zemini sağlam” olan yerleri, olabildiğince hızlı bir şekilde imara açmalı; buralarda, halka ucuz arsalar ve ucuz sosyal konutlar sağlamalıdır. Bunun olabilmesi ise, siyasetçilerin keyiflerine bırakılamaz; vatandaş olarak olanca gücümüzle, bu konuda siyasetçilerin üzerine gitmemiz gerekiyor. Son yıllarda gerçekleştirilen BALTOK projesi doğru bir adım olmakla birlikte, Balıkesir’in “güvenli konut ihtiyacı” bakımından son derece yetersizdir. Sağlam zeminli yerlerde inşa edilecek sosyal konutlar, belli şartları taşıyan alım güçleri zayıf vatandaşlara, uygun fiyatlarla satılmalıdır. Bu yapılmadığı taktirde, muhtemel bir depremde çok büyük can kayıpları meydana gelir. Balıkesir halkı olarak, elimizdeki maddi imkanları, Plevne, Bahçelieveler, Paşaalanı vb. gibi, “depremsellik nedeniyle, asla konut yapılmaması gereken” yerlerde pahalı binalar inşa etme sevdamızdan vaz geçmeliyiz! Bu arada, 8 Mayıs’ta ihalesi yapılacak olan yeni Edremit Devlet Hastanesi’nin “fay hattı üzerinde inşa edileceği”ne dair söylentiler var; ve şahsen buna bir anlam veremedim! Belediyeler olarak imar uygulamalarını ve vatandaşlar olarak da bina yatırımlarımızı, zemini sağlam yerlerde depreme dayanıklı binaların yapımına yönlendirmeliyiz. Depreme karşı bugünden alabileceğimiz en önemli tedbir budur. Önlem alma imkanımız ve zamanımız varken hiçbir tedbir almayıp, gündelik çıkar ve rant peşinde koşmaya devam edersek (deprem, yangın ya da sel), felaket geldiğinde canımız yine çok yanacak ve kaybedeceğimiz insanların arkasından ağlamakla da sorunları çözmüş olmayacağız.
Ekleme Tarihi: 24 Nisan 2023 - Pazartesi

BALIKESİR, MUHTEMEL BİR DEPREME KARŞI NASIL HAZIRLANIYOR ACABA?

Bugün belki herkes için en öncelikli gündem maddesi “seçim” (ya da bazıları için Balıkesirspor) olabilir. Ancak, gerek ülkemiz ve gerekse Balıkesir gibi aktif fay hatları üzerinde bulunan tüm şehirler için, hem bugünün ve hem de yarının en önemli ve öncelikli gündem maddesi “deprem” olmalıdır. Yani bu, seçim dahi olsa, önümüze gelen ya da getirilen “geçici gündem konuları” hiçbir zaman depremin önüne geçirilmemelidir.

 

NE OLACAK BU BALIKESİRSPOR’UN HALİ?

Balıkesirspor bu sezon bir kez daha küme düştü. Çıktığı üst liglerde tutunmayı başaramayan Balıkesirspor konusunda çok daha kapsamlı yazılar yazabilecek çok sayıda kalem var Balıkesir’de. Onlar arasında, benim bu konuda yazmam pek anlamlı olmasa da; Balıkesirspor’la ilgili olarak, kişiler arasındaki dipsiz polemiklerden başka, kayda değer hiçbir değerlendirme yaptıklarını görmediğim yazarların üzerinde pek durmadıkları bir hususu hatırlatmak isterim. Her şeyden önce futbol, sadece teknik ekiplerin sahaya yansıtacakları oyun sistemlerinden ibaret bir “iş” değildir. Balıkesirspor’un, kulüp olarak, 1980’li yılların ortalarında başlayan yapısal sorunları, bugün artık içinden çıkılamaz bir noktadadır. Bu sorunun çözümü, kulübün başına, güçlü bir ekibin getirilmesidir. Ne var ki, Balıkesirspor Kulübü’nün mevcut üye tablosu ile bunun pek mümkün olabileceğini de beklemiyorum şahsen.

 

KULÜBÜN YAPISAL YETERSİZLİKLERİNİ HALLETMEK GEREK

Mevcut yapısal problemler, üç-beş kişinin adları üzerinden yapılacak değerlendirmelerle anlaşılamaz. Umudumuz odur ki, mevcut üyeler içinden aklı başında güçlü bir ekip ortaya çıksın ve kulübün üye tablosunu, rasyonel bir restorasyona tabi tutsun. Zaman zaman elde edilen başarıların ve maruz kalınan hezimetlerin, sürekli şahıslar üzerinden ve “para”yı merkeze alan bakış açılarıyla değerlendirilmesi, asıl problemlerin örtü altında kalmasına sebep oluyor. Bu konuda, siyasileri ve şehrin ileri gelenlerini suçlamak ya da onları “çözüm adresleri” olarak gö(ste)rmek son derece yanlıştır.

Hatırladığım kadarı ile ülkede yaygın olan siyasi-silahlı çatışmalara rağmen, 1970’li yıllarda Balıkesirspor, tüm Balıkesirlilerin kalplerinde, kuvvetli bir yere sahipti. Atatürk Stadı, hiçbir maçta (hatta antrenmanlarda bile) boş kalmazdı. Kulüp de takım da tümüyle Balıkesirliydiler ve herkes birbirini gerçekten iyi tanırdı. Maç günlerinde hepimizin kalpleri “Balkes” diye atardı. Balıkesirspor tribünü, on bin kişilik yekpare bir tablo gibiydi. Bugün tribündeki manzara, o dönemle hiçbir açıdan kıyaslanamaz! 80-100 kişiden oluşan sözde (kulüp destekli, toplama) fanatik bir grup ile 15-20 kişilik holigan tiplerle bu işin yürütülemeyeceği gayet açıktır. Kısacası, Balıkesirspor için, Balıkesir’in ekonomik, kültürel, siyasi vb. reel dinamiklerine  dayalı, yeni bir paradigmanın ortaya konması gerekiyor.

 

ÜLKEDE BALIKESİR’İN ADI YOK!

Balıkesir, benim görebildiğim, son 25-30 yıldır, hiçbir alanda Balıkesir sınırlarını aşabilecek karakterler yetiştiremiyor. Halbuki 1970’ler hiç de öyle değildi. Örneğin, maratonda İsmail Akçay ve yüksek atlamada Ekrem Özdamar vb. gibi dünya ve ulusla düzeyde çok sayıda yıldızlar çıkabiliyor;  Esmen kolonyalarının reklamları, ülkenin her tarafında görülebiliyordu. Bugün ise, Balıkesir dışına çıktığınız anda, Balıkesir’den eser kalmıyor. Yani, ülkede Balıkesir’in adı yok!

Acaba, bu kadar zengin bir coğrafyaya ve genel eğitim düzeyleri bu denli yüksek bir ahaliye sahip Balıkesir’den başka nerede, insanlar bu kadar düşük standartlarda ve her bakımdan “fakir” bir hayat yaşıyorlar? Zenginliğimizle ters orantılı yaşam tarzımızla yarattığımız bu çelişki, Balıkesirliler olarak bizi emsalsiz kılıyor!

Zeytincilik başta olmak üzere, tarım ve hayvancılıkta, Türkiye’de tüm illerden açık ara önde olan Balıkesir, bu uğraş alanlarında, kayda değer tek bir marka ortaya çıkaramamıştır. Büyük şehirlerdeki lüks et lokantalarında “Balıkesir Kuzusu”nun yeri bir başkadır. Ancak bu ismin ortaya çıkmasında, Balıkesirliler olarak bizim hiçbir dahlimiz yoktur. Son yıllardaki bir modaya uyarak Balıkesir Kuzusu’na coğrafi işaret alındı; hemen ardından, bir de “İvrindi Kuzusu” için coğrafi işaret alınıyor… Bu ikisi arasındaki farkı fark edecek ve bunu bir “tercih unsuru” olarak kullanabilecek kimse var mı dünyada? Yok! Öyleyse ne yapıyoruz?

 

ANKARA SİYASETİNDE, BALIKESİR’İN ESAMESİ YOK!

İşte, önümüzde bir seçim var ve partilerin milletvekili aday listeleri de önümüzde. Biri çıksın desin ki, “Balıkesir açısından bu listelerden biri çok iyi”. Bugüne kadar olduğu gibi,14 Mayıs’tan sonra da Balıkesir, Ankara’da ve TBMM’de etkili bir varlık gösteremeyecek. İlk bakışta, milletvekili adayı olmasa da, Genel Başkan Yardımcısı olarak etkin olması sebebiyle CHP’de Ahmet Akın ve İYİ Parti adayı Turan Çözmez isimleri, bir parça umut verici görünüyor.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olmasına rağmen, bilinen hiçbir kişisel aksiyonel çıkışı bulunmayan Belgin Uygur’un, Balıkesir halkı karşısında da kayda değer bir varlığının olduğu pek söylenemez. MHP’nin birinci sıra adayı Ekrem Gökay Yüksel’in ise, kendi camiası içinde belli bir altyapısı olsa da Balıkesirli olmadığı için, halk içinde herhangi bir karşılığının olduğunu söylemek zor. Dahası, gerek Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Sinan Ateş cinayeti ve gerekse MHP’nin bazı üst düzey yöneticilerinin bu cinayetle ilişkilendirilmelerinin yanı sıra, parti olarak takınılan soğuk tavır sebebiyle, Balıkesir’deki Ülkücü tabanla MHP’nin arasındaki mesafe de bir hayli açılmış bulunuyor. Kısacası, Balıkesir’de seçimleri, yerel siyasi figürlerden ziyade, partilerin siyasi marka güçleri ve Genel Başkanların adları üzerinden değerlendirmek çok daha doğru görünüyor.

 

GEVŞEK ZEMİN ÜZERİNDE RESIDANCE(!) YAPIMINA DEVAM

Ülke genelinde bilinen aktif fay hatları üzerinde yer alan 45 il merkezinden biri olan Balıkesir şehri, “birinci derecede deprem riski” altındadır. Buna rağmen, halkın, depremle ilgili olarak alınması gereken tedbirler konusundaki duyarsızlığı, muhtemel bir depremde yaşanacak felaketin boyutunu kat be kat büyütecektir. Bu nedenle, Balıkesir halkı olarak, depremle ilgili tedbirleri  “birinci derecede önemli” bir konu olarak, gündemimizde tutmaya devam etmeye mecburuz. Ne var ki, deprem gibi dehşetengiz bir felaket, gündelik basit çıkarların peşinde koşmakta olan insanlarımız tarafından göz ardı ediliyor.

Daha önceki yazılarımızda da birkaç kez temas ettiğimiz üzere, şehrimizde, güneyde Çayırhisar’dan itibaren, kuzeyde Paşaalanı’na kadar olan bölge, “gevşek zemin derinliği”nin, 35 ila 100 metre ve yeraltı sularının, yer zemininin hemen 1,5-2 metre altında olması gibi, “hiçbir şekilde konut yapımına ve yerleşime imkan vermeyecek” nitelikte olması karşısında, her ne sebeple olursa olsun, halkın ve belediyelerin duyarsız kalmaları, büyük bir aymazlıktır. Bu semtlerde, artık tek bir konut yapımına izin verilmemesi gerektiği gibi, buradaki konutların da hızla, “zemini sağlam olan” yerlere taşınmaları gerekiyor.

 

BELEDİYELER, BİNALARIN “DEPREME DAYANIKLILIK TESTLERİ”Nİ ÜCRETSİZ OLARAK YAPTIRMALI!

Gerçek bu iken, hangi akla hizmet ise, gevşek zemin derinliği 10 metreyi bulan yerlerde, hâlâ “resindance(???)” reklamlarıyla, akıl almayacak derecede pahalı konut inşaatlarına devam ediliyor! Bu konuda sadece, bu inşaatları yapan, çoğu emekli memur ve işçi olan “sonradan olma/görme” eğitimsiz müteahhitleri suçlamanın alemi yok! Biz halk olarak, o binalarda bir keramet varmış gibi, akıl almaz paralar ödemeye devam ettiğimiz müddetçe, birtakım insanlar gider o yerlere o binaları yapmaya devam eder.

Bu arada belediyelerin, ilk olarak, kendi sorumluluk alanlarındaki “zemin durum haritaları”nı, resmi internet sitelerinde yayınlamalarında büyük yarar var! İnsanlar, ev alacakları zaman, zemin durumlarını bilerek alsınlar. Öte yandan, şehirdeki tüm binaların “depreme dayanıklılık testleri”nin yap(tır)ılması çok önemlidir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, binaların depreme dayanıklılık testlerini, vatandaşların başvuru sıralarına göre, belli bir sistem dahilinde “ücretsiz” olarak yapıyor.

Mevcut ekonomik sıkıntılar içinde, insanların çoğunun, her bir daire için 5 ila 10 bin lira arasındaki test ücretlerini ödemeleri mümkün olmayacaktır! O nedenle ümidimiz ve önerimiz odur ki, başta Büyükşehir olmak üzere, Balıkesir’deki tüm belediyeler de benzer bir uygulama başlatarak, şehirdeki binaların depreme dayanıklılık testlerini ücretsiz olarak yapsınlar.

 

ZEMİNİ SAĞLAM YERLER HIZLA İMARA AÇILMALIDIR

Belediyelerimiz, kendi sınırları dahilinde, “zemini sağlam” olan yerleri, olabildiğince hızlı bir şekilde imara açmalı; buralarda, halka ucuz arsalar ve ucuz sosyal konutlar sağlamalıdır. Bunun olabilmesi ise, siyasetçilerin keyiflerine bırakılamaz; vatandaş olarak olanca gücümüzle, bu konuda siyasetçilerin üzerine gitmemiz gerekiyor.

Son yıllarda gerçekleştirilen BALTOK projesi doğru bir adım olmakla birlikte, Balıkesir’in “güvenli konut ihtiyacı” bakımından son derece yetersizdir. Sağlam zeminli yerlerde inşa edilecek sosyal konutlar, belli şartları taşıyan alım güçleri zayıf vatandaşlara, uygun fiyatlarla satılmalıdır. Bu yapılmadığı taktirde, muhtemel bir depremde çok büyük can kayıpları meydana gelir.

Balıkesir halkı olarak, elimizdeki maddi imkanları, Plevne, Bahçelieveler, Paşaalanı vb. gibi, “depremsellik nedeniyle, asla konut yapılmaması gereken” yerlerde pahalı binalar inşa etme sevdamızdan vaz geçmeliyiz! Bu arada, 8 Mayıs’ta ihalesi yapılacak olan yeni Edremit Devlet Hastanesi’nin “fay hattı üzerinde inşa edileceği”ne dair söylentiler var; ve şahsen buna bir anlam veremedim!

Belediyeler olarak imar uygulamalarını ve vatandaşlar olarak da bina yatırımlarımızı, zemini sağlam yerlerde depreme dayanıklı binaların yapımına yönlendirmeliyiz. Depreme karşı bugünden alabileceğimiz en önemli tedbir budur.

Önlem alma imkanımız ve zamanımız varken hiçbir tedbir almayıp, gündelik çıkar ve rant peşinde koşmaya devam edersek (deprem, yangın ya da sel), felaket geldiğinde canımız yine çok yanacak ve kaybedeceğimiz insanların arkasından ağlamakla da sorunları çözmüş olmayacağız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve balikesirartihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.