Türk Milleti dinini kimden öğrenecektir?Yüzyıllar önce devlet ve milli eğitim gibi kavram ve kurumlar olmadığı için tarikat adlı oluşumlar insanlara dini öğretmek için kendileri-ni görevli saymış ve bildiklerini oraya gelenlere aktarma çabası göstermişlerdir.Önceleri oldukça faydalı olan bu oluşumlar daha sonra amacından uzaklaşmış,askerlikten kaçma,vergi ödememe vesaire gibi menfaat temin etme aracı gibi amaçlar için kullanılmış ve denetim de olmadığı için hurafelerle esas amacından uzaklaştırılmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Atatürk İslamın hurafelerden temizlenip doğru şekilde öğretilmesi için diya-net teşkilatını kurmuş,Yüce Allah’ın gönderdiği kitabı Kuran’ı Türkçeye tercüme ettirerek dinin kaynağından en doğru biçimde öğretilmesini sağlamıştır.Daha sonra kurulan ilahiyat fakülteleri ile bilimsel olarak din eğitimi sağlanmış ve dinin gerçek anlamda öğrenilmesi mümkün olmuştur.Böy-lece 70 li yıllardan itibaren Diyanet İşleri Başkanlığına İlahiyat fakültelerinden yetişmiş çok değerli ilahiyat profö-sörler getirilmiştir.1976 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı görevine atanan Profösör Dr. Süleyman Ateş çok değerli bir Kuran tercümesi yaptığı gibi, diğer yüzlerce eserleri ve konferansları ile türk milletinin dinini en doğru biçimde öğrenmesine hizmet etmiştir ve pekçok hurafe ve yanlışlardan kurtulmamızı sağlamıştır.Yine,Hasan Onat,Yaşar Nuri Öztürk,Mehmet Görmez,Mustafa Öztürk,Mehmet Okuyan,Bayraktar Bayraklı,Caner Taslaman gibi en başta akla gelen ilahiyat profösörleri,yani eski dildeki islam alimleri günümüzde hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde dinimizi öğretmişlerdir.Bu arada Acıbadem Üniversitesinden genç Doçent Dr.Emre Dorman adını büyük bir saygı ve takdirle anmak isterim.Emre Dorman’’ İslam ne değildir’’ adlı 500 sayfalık muhteşem çalışmasıyla islama maksatlı olarak sokulmuş olan tüm yanlış inançların birer hurafe olduğunu Kuran Ayetleri ile ispatlamıştır.
İslam dini bu kadar açık ve net biçimde Diyanet işleri ve İlahiyat fakülteleri bilim insanları tarafından okunur ve anlaşılır hale gelmişken,ne olduğu meçhul olan ve bilimsel hiçbir niteliği olmayan tarikat ve cemaatlerin yeniden hortlatılarak güya din öğretme işine soyunmaları akıl almaz bir maceradır.Son yıllarda bu tür cemaat ve tarikatların dış güçlerin istihbarat kuruluşları tarafından kontrol edildiği de fethullahçı terör örgütünün yaptığı iğrenç ihanetle ispatlanmıştır.Devletin dini öğreten meşru Diyanet Teşkilatı ve İlahi-yat fakülteleri gibi ilmi kurumları varken,bu görevi ehil olmayanların üstlenmesi abesle iştigaldir ve bunlara göz yummak başka felaketlerin yaşanmasına neden olabilecek bir gaflet ve ihanettir. Bu nedenle din tüccarlığı yapan ve özellikle milli eğitimde ve diğer devlet kuruluşla-rında kadrolaşma peşinde olan ve emirleri fetoda olduğu kendinden menkul şeyhlerinden alan bu kişilerin türetildiği her türlü tarikat ve cemaatlerin derhal kapatılması gerekir.Zaten Yüce Allah tevhid dini olan Kitabı Kuran’da her türlü bölücü ayrımcılığı yasaklayıp kendisinin gösterdiği sıratı müstakime,yani en doğru olan yola yönelmemizi ve yalnızca kendisine kul olmamızı,yalnızca kendisinden yardım dilememizi emretmiştir.Ve ayrıca tarikata teslim olanları ‘’Allah’ı brakıp başka ilahlar mı ediniyorsunuz’’ayeti ile ikaz etmiştir.Kuran dışında din adına söylenecek her kelime şirktir.Nitekim Sevgili Peygamberimiz de ‘’Benim bütün söylediklerim Kuran’dan ibarettir’’diyerek hurafeler üretenlere yolu kapatmıştır.
Anasayfa
Yazarlar
Alaiddin Sever
Yazı Detayı
Bu yazı 455+ kez okundu.
DİYANET Mİ?TARİKAT VE CEMAETLER Mİ?
Türk Milleti dinini kimden öğrenecektir?Yüzyıllar önce devlet ve milli eğitim gibi kavram ve kurumlar olmadığı için tarikat adlı oluşumlar insanlara dini öğretmek için kendileri-ni görevli saymış ve bildiklerini oraya gelenlere aktarma çabası göstermişlerdir.Önceleri oldukça faydalı olan bu oluşumlar daha sonra amacından uzaklaşmış,askerlikten kaçma,vergi ödememe vesaire gibi menfaat temin etme aracı gibi amaçlar için kullanılmış ve denetim de olmadığı için hurafelerle esas amacından uzaklaştırılmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Atatürk İslamın hurafelerden temizlenip doğru şekilde öğretilmesi için diya-net teşkilatını kurmuş,Yüce Allah’ın gönderdiği kitabı Kuran’ı Türkçeye tercüme ettirerek dinin kaynağından en doğru biçimde öğretilmesini sağlamıştır.Daha sonra kurulan ilahiyat fakülteleri ile bilimsel olarak din eğitimi sağlanmış ve dinin gerçek anlamda öğrenilmesi mümkün olmuştur.Böy-lece 70 li yıllardan itibaren Diyanet İşleri Başkanlığına İlahiyat fakültelerinden yetişmiş çok değerli ilahiyat profö-sörler getirilmiştir.1976 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı görevine atanan Profösör Dr. Süleyman Ateş çok değerli bir Kuran tercümesi yaptığı gibi, diğer yüzlerce eserleri ve konferansları ile türk milletinin dinini en doğru biçimde öğrenmesine hizmet etmiştir ve pekçok hurafe ve yanlışlardan kurtulmamızı sağlamıştır.Yine,Hasan Onat,Yaşar Nuri Öztürk,Mehmet Görmez,Mustafa Öztürk,Mehmet Okuyan,Bayraktar Bayraklı,Caner Taslaman gibi en başta akla gelen ilahiyat profösörleri,yani eski dildeki islam alimleri günümüzde hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde dinimizi öğretmişlerdir.Bu arada Acıbadem Üniversitesinden genç Doçent Dr.Emre Dorman adını büyük bir saygı ve takdirle anmak isterim.Emre Dorman’’ İslam ne değildir’’ adlı 500 sayfalık muhteşem çalışmasıyla islama maksatlı olarak sokulmuş olan tüm yanlış inançların birer hurafe olduğunu Kuran Ayetleri ile ispatlamıştır.
İslam dini bu kadar açık ve net biçimde Diyanet işleri ve İlahiyat fakülteleri bilim insanları tarafından okunur ve anlaşılır hale gelmişken,ne olduğu meçhul olan ve bilimsel hiçbir niteliği olmayan tarikat ve cemaatlerin yeniden hortlatılarak güya din öğretme işine soyunmaları akıl almaz bir maceradır.Son yıllarda bu tür cemaat ve tarikatların dış güçlerin istihbarat kuruluşları tarafından kontrol edildiği de fethullahçı terör örgütünün yaptığı iğrenç ihanetle ispatlanmıştır.Devletin dini öğreten meşru Diyanet Teşkilatı ve İlahi-yat fakülteleri gibi ilmi kurumları varken,bu görevi ehil olmayanların üstlenmesi abesle iştigaldir ve bunlara göz yummak başka felaketlerin yaşanmasına neden olabilecek bir gaflet ve ihanettir. Bu nedenle din tüccarlığı yapan ve özellikle milli eğitimde ve diğer devlet kuruluşla-rında kadrolaşma peşinde olan ve emirleri fetoda olduğu kendinden menkul şeyhlerinden alan bu kişilerin türetildiği her türlü tarikat ve cemaatlerin derhal kapatılması gerekir.Zaten Yüce Allah tevhid dini olan Kitabı Kuran’da her türlü bölücü ayrımcılığı yasaklayıp kendisinin gösterdiği sıratı müstakime,yani en doğru olan yola yönelmemizi ve yalnızca kendisine kul olmamızı,yalnızca kendisinden yardım dilememizi emretmiştir.Ve ayrıca tarikata teslim olanları ‘’Allah’ı brakıp başka ilahlar mı ediniyorsunuz’’ayeti ile ikaz etmiştir.Kuran dışında din adına söylenecek her kelime şirktir.Nitekim Sevgili Peygamberimiz de ‘’Benim bütün söylediklerim Kuran’dan ibarettir’’diyerek hurafeler üretenlere yolu kapatmıştır.
Ekleme
Tarihi: 19 Şubat 2022 - Cumartesi
DİYANET Mİ?TARİKAT VE CEMAETLER Mİ?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.