Merkez Bankası rezervleri; İmamoğlu operasyonu sonrası eriyip gidip eleştiriler çığ gibi artınca Sayın Maliye Bakanımız günü kurtarmak için “rezervler harcanmak için biriktiriliyor” minvalinden bir şeyler söyledi…
Ama ne kadar doğru bir değerlendirme, takdir sizin.
Yani o kadar kemer sıkma politikası sonuç itibariyle kalıcı olmasın diye mi; yap boz mu bu?
Sayın Adalet Bakanımız da her gün kameralar karşısında “yargı bağımsızdır, Türkiye bir hukuk devletidir” diyor da uluslararası endekslerde Türkiye’nin hukuk sıralaması maalesef Sayın Bakan’ın konuşmasıyla yükselmiyor.
Hal böyle olunca da bakanlarımızın konuşmaları, ancak kendi sevenlerine amorti türünden açıklamalar düzeyinde kalıyor zira artık kendilerine oy verenlerde dahi yapılan operasyonların ve açılan davaların siyasi nitelikte olduğuna dair kanı giderek artıyor.
Toz duman içindeyiz.
Oysa bu dumana sebep olan da biziz.
Bile bile ladesler, binilen dalı kesmelerle toz duman…
Bir tweet nedeniyle yapılan gözaltı ve tutuklamalardan tutun da TRT’nin Atatürk’ü öven Endonezya Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında yayın kesmesine kadar…
Ekran karartmalarından tutun ifadeye çağırdığınızda koşarak adliyeye gidecek olanların gecenin bir yarısı evleri basılarak gözaltına alınmalarına kadar…
Ne yazık ki eleştiren ve konuşan; fikrini beyan eden herkes için geçerli ve korku ikliminin egemen olduğu toz duman içinde kaldı Türkiye.
Neyse ki o toz dumanı dağıtıp geleceğe umut veren gençler var iyi ki.
Bu arada; iklim dedik de, İklim Kanunu geçti geçiyor Meclis’ten.
Vekiller ne kadar bilgi sahibi ama bu kanunun ne iklimle ne çevreyle ne de ülkenin çıkarlarıyla ilgisi var. Küresel oyunlarla ülke tarım ve hayvancılığı zaten berbat hale gelmişti, bu yasayla artık tarım ve hayvancılık hak getirecek.
Lakin muhalefetin bu konuda sesi kısık kalmadı mı sizce de?.. İmamoğlu’nu gündemde tutmak ve özgürlük için çabalamak elbette gerekiyor da ülke gündemi sadece o değil ki.
Çevremiz ateş çemberi.
İsrail artık komşumuz.
Suriye’de mevcut hiçbir oluşumu tanımadığını açıklıyor ABD.
Yunanistan Genelkurmay Başkanı Türkiye’ye efelenirken, 5 deniz mili açığımızdaki adada gelip gövde gösterisi yapıyor Yunanlılar.
Türkiye’nin batı dünyasında itibari giderek değer kaybediyor.
ABD’de Türkiye’nin bulunduğu ligin değiştirilmesi ve Ortadoğu ülkesi olarak nitelenmesine ilişkin çabalar var.
Türkiye’nin dış politikada fotoğraf verdiği ülkelerin genellikle Afrika, Asya, Ortadoğu’ya indirgenmiş olması düşündürücü değil mi?..
Toz dumana gark olduk.
Özgürlüklerin hırpalandığı zamanlarda, mevcut Anayasa’nın pek çok maddesini kaale alan yokken yeni anayasa çabaları samimi görülebilir mi?..
Yargı bağımsız diye her gün konuşan Sayın Adalet Bakanımız, bu konuşmalarının yerine çok daha pratik ve basit bir hamle yaparak HSK’nın yapısını değiştirip HSK başkanlığından kendisinin ayrılmasını gündeme getirebilir ve bunun için çaba harcayabilir mi?
Yargının başındaki Kurulun başkanı yürütme üyesi ise eşyanın tabiatına aykırı değil mi zaten yargının bağımsızlığı?
Velhasıl…
Sokak ve vatandaşa bakarsak…
Ekonomik sıkıntı, nakit sıkışıklığı, vatandaşın geçim derdi, kart kullanımının patlaması, kredilerin çığ olması, konkordato davası açan firma sayılarını takip etmeye yetişilememesi…
Nicedir mutsuz insanlar ülkesi olduyduk.
Ama maalesef bunun yansıması olarak geleceğe dair umutsuzluk yüzdesi de günden güne artıyor.
Anasayfa
Yazarlar
Alp Kaan
Yazı Detayı
Bu yazı 332 kez okundu.
TOZ DUMAN…
Merkez Bankası rezervleri; İmamoğlu operasyonu sonrası eriyip gidip eleştiriler çığ gibi artınca Sayın Maliye Bakanımız günü kurtarmak için “rezervler harcanmak için biriktiriliyor” minvalinden bir şeyler söyledi…
Ama ne kadar doğru bir değerlendirme, takdir sizin.
Yani o kadar kemer sıkma politikası sonuç itibariyle kalıcı olmasın diye mi; yap boz mu bu?
Sayın Adalet Bakanımız da her gün kameralar karşısında “yargı bağımsızdır, Türkiye bir hukuk devletidir” diyor da uluslararası endekslerde Türkiye’nin hukuk sıralaması maalesef Sayın Bakan’ın konuşmasıyla yükselmiyor.
Hal böyle olunca da bakanlarımızın konuşmaları, ancak kendi sevenlerine amorti türünden açıklamalar düzeyinde kalıyor zira artık kendilerine oy verenlerde dahi yapılan operasyonların ve açılan davaların siyasi nitelikte olduğuna dair kanı giderek artıyor.
Toz duman içindeyiz.
Oysa bu dumana sebep olan da biziz.
Bile bile ladesler, binilen dalı kesmelerle toz duman…
Bir tweet nedeniyle yapılan gözaltı ve tutuklamalardan tutun da TRT’nin Atatürk’ü öven Endonezya Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında yayın kesmesine kadar…
Ekran karartmalarından tutun ifadeye çağırdığınızda koşarak adliyeye gidecek olanların gecenin bir yarısı evleri basılarak gözaltına alınmalarına kadar…
Ne yazık ki eleştiren ve konuşan; fikrini beyan eden herkes için geçerli ve korku ikliminin egemen olduğu toz duman içinde kaldı Türkiye.
Neyse ki o toz dumanı dağıtıp geleceğe umut veren gençler var iyi ki.
Bu arada; iklim dedik de, İklim Kanunu geçti geçiyor Meclis’ten.
Vekiller ne kadar bilgi sahibi ama bu kanunun ne iklimle ne çevreyle ne de ülkenin çıkarlarıyla ilgisi var. Küresel oyunlarla ülke tarım ve hayvancılığı zaten berbat hale gelmişti, bu yasayla artık tarım ve hayvancılık hak getirecek.
Lakin muhalefetin bu konuda sesi kısık kalmadı mı sizce de?.. İmamoğlu’nu gündemde tutmak ve özgürlük için çabalamak elbette gerekiyor da ülke gündemi sadece o değil ki.
Çevremiz ateş çemberi.
İsrail artık komşumuz.
Suriye’de mevcut hiçbir oluşumu tanımadığını açıklıyor ABD.
Yunanistan Genelkurmay Başkanı Türkiye’ye efelenirken, 5 deniz mili açığımızdaki adada gelip gövde gösterisi yapıyor Yunanlılar.
Türkiye’nin batı dünyasında itibari giderek değer kaybediyor.
ABD’de Türkiye’nin bulunduğu ligin değiştirilmesi ve Ortadoğu ülkesi olarak nitelenmesine ilişkin çabalar var.
Türkiye’nin dış politikada fotoğraf verdiği ülkelerin genellikle Afrika, Asya, Ortadoğu’ya indirgenmiş olması düşündürücü değil mi?..
Toz dumana gark olduk.
Özgürlüklerin hırpalandığı zamanlarda, mevcut Anayasa’nın pek çok maddesini kaale alan yokken yeni anayasa çabaları samimi görülebilir mi?..
Yargı bağımsız diye her gün konuşan Sayın Adalet Bakanımız, bu konuşmalarının yerine çok daha pratik ve basit bir hamle yaparak HSK’nın yapısını değiştirip HSK başkanlığından kendisinin ayrılmasını gündeme getirebilir ve bunun için çaba harcayabilir mi?
Yargının başındaki Kurulun başkanı yürütme üyesi ise eşyanın tabiatına aykırı değil mi zaten yargının bağımsızlığı?
Velhasıl…
Sokak ve vatandaşa bakarsak…
Ekonomik sıkıntı, nakit sıkışıklığı, vatandaşın geçim derdi, kart kullanımının patlaması, kredilerin çığ olması, konkordato davası açan firma sayılarını takip etmeye yetişilememesi…
Nicedir mutsuz insanlar ülkesi olduyduk.
Ama maalesef bunun yansıması olarak geleceğe dair umutsuzluk yüzdesi de günden güne artıyor.
Ekleme
Tarihi: 17 April 2025 - Thursday
TOZ DUMAN…
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.