Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler

Ramazan Aydın
Köşe Yazarı
Ramazan Aydın
 

KÖYLER “KÖY”, KENTLER DE “KENT” GİBİ OLMALI!

İki haftalık ayrılıktan sonra, tekrar merhaba… Erzurum ve Artvin’den sonra, ata yurdumuz Gürcistan’a yaptığımız gezi notlarımızı, inşallah bundan sonraki yazılarımızda sizlerle paylaşacağız. En son, “BALIKESİR SÜPER LİGE ÇIKAR MI?” diye sormuş ve, “…Balıkesirliler olarak, köylülükten sıyrılıp, süper lige çıkmamız lazım. Ama bu, kentte köy hayatı yaşayarak olacak bir iş değildir. Köylerde “köylü”, kentlerde ise “kentli” olmamız gerektiğini anlamak zorundayız. Aksi taktirde, Balıkesirliler olarak, başkalarının kuyruğunda dolaşmaktan kurtulamayız.” demiştik. Maalesef, Türkiye, köylerle ilgili özel politikalar ve projeler geliştirememiş, kırsal kalkınmayı gerçekleştirememiştir. Kırsal kesime yönelik olarak, Köy Enstitüleri ile başlatılan ilk hamle, CHP içindeki toprak ağalarının (nitekim, bunlar, 1946’da CHP’den ayrılarak DP’yi kuracaklardır) kurbanı olmuş ve kırsal kalkınma umutları berheva edilmiştir. Bunun sonucu olarak, 1950’den itibaren köylerden kentlere göç başlamış, bu göç, 1980’den sonra hızlanmış ve günümüzde artık, bilhassa tarım ve hayvancılık alanlarında olmak üzere, içinden çıkılamaz birtakım sorunların kaynağı haline gelmiştir…   KÖYLERDE ÜRETİM YAPACAK İNSAN KALMAYACAK! Son derece verimli topraklara ve gerek tarımsal ve gerekse hayvancılık bakımından, son derece kaliteli üretim yapma imkanlarına sahip olan kırsal bölgelerimizdeki insan profilimizi kaybetmeden, köylerimizde, hem yaşam hem de çalışma standartlarını, günümüz şartlarına hitap edecek seviyelere getirmemiz gerekiyor. Yoksa, bu gidişle, birkaç yıla kalmaz, köylerimizde tarımı ve hayvancılığı bilen kimse kalmayacak! Tarım ve hayvancılıkta olağanüstü üretim gücüne sahip olan insanlarımızı kente getirip, onları asgari ücrete muhtaç bir hale düşürmeye devam ettiğimizde, Balıkesirliler olarak hepimiz kaybedeceğiz.   “KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR.” Burada, ebedî önderimiz Atatürk’ün, “Köylü milletin efendisidir.” sözünü bir kez daha hatırlatmak ve bu sözle kastedilen maksadı doğru anlamamız ve üzerinde düşünmemiz gerektiğini belirtmek isterim. Ne olursa olsun, toplumsal değer ölçüleri bakımından kent yaşamını ve kentliliği, köy yaşamının ve köylülüğün üstünde tutamayız; köy yaşamı ve köylülük de, en az kent yaşamı ve kentlilik kadar önemlidir ve her bakımdan yüksek bir değere sahiptir. Bizim asıl sorunumuz, köyden kente göçten çok, bir taraftan, köylülüğün kentlerimize taşınıyor olması, diğer yandan ise, köylerin boşalması ve bazı köylerin ise, kentleşme gayretleri içine girmeleridir.  Halbuki, bizim asıl yapmamız gereken, köylerimizi, kendi üretim ve sosyal dinamikleri ile, kentlerimizi de kentli üretim ve sosyal dinamikleri ile “yanyana ve birlikte” geliştirmektir. Yani, köy köy gibi, kent de kent gibi olmalıdır! Köylülüğü kentlere, ya da kentliliği köylere taşımakla varılabilecek hiçbir çağdaş hedeften söz edilemez.   BU, ÇIKAR YOL OLAMAZ! Mevcut halde görülen odur ki, kentlerimiz ağır bir şekilde köylere dönüşürken, bazı köylerimiz de, kentleşmek için yoğun bir çabanın içindedirler; ki bu, yukarıda da belirttiğimiz üzere, çıkar bir yol değildir! Balıkesirliler olarak, bizim, hızla bu marazi halden çıkmamız gerekiyor. Kentlerin köylere dönüştürüldüğü, köylerin ise ya terk edildiği ya da kentleşme gayretleri içine girdiği bugünkü durumda, sosyal dengelerde belirsizlik devam eder ve bu durumu istismar eden sözüm ona siyasiler de, inanç sömürüsüne dayalı akıl almaz hizmet palavraları ile seçildikten sonra, Ankara’daki siyaset baronlarının emirlerine amade olarak, sadece şahsi saltanatlarını sürdürürler. Halkın beklediği hizmetler ise (birkaç göstermelik “inşaat”ın haricinde), hiçbir zaman yapılmaz ve yapılamaz! Çünkü, mevcut halde, hiçbir siyasetçinin, “halka hizmet” için pozitif bir sebebi yoktur. Ortada, “halka hizmeti zorunlu kılacak” pozitif sebepler olmadığı sürece de, halkın umutsuz bekleyişi devam edecektir.   KENDİ HAYATINA SAHİP ÇIKMAYANA KİMSE YARDIM EDEMEZ! Her insanın, her şeyden önce kendi hayatına sahip çıkması gerekir ve bu beklenir. Kendi hayatına sahip çıkmayan birine, başkalarının yapacakları yardımların hiçbir yararı olmadığı gibi, kendi kaderlerini kendileri tayin etmeyen (ya da edemeyen) toplumların kaderlerini başkaları tayin eder ki, bunun da, o toplumlara hiçbir yararı olmaz ve hatta, telafisi güç zararları olur. Bizim, kentlerimizi “kent”, köylerimizi “köy” olarak görmemiz ve çağdaş gelişme çabalarımızı da bu çerçevede sürdürmemiz gerekiyor. Aksi taktirde, olması gereken çağdaş sosyal dengeler yerlerine oturtulamaz ve bu durum, siyaset heveslileri için bir istismar konusu olmaya devam eder.   SİYASİ BAĞNAZLIKTAN KURTULMAMIZ GEREKİYOR Böylece, koskoca il, üç-beş siyaset heveslisinin elinde, Ankara’daki siyaset baronlarının oyuncağı haline gelir. Bu noktada en büyük problemimiz “siyasi bağnazlıklarımız”dır! Lütfen, basit siyasi önyargılarımızı bir kenara koyalım ve sakin kafayla bir kez daha düşünelim; mevcut neslin hatırlayabileceği, şu son 40-50 yıllık geçmişimizi, bu bilgiler ışığında bir daha değerlendirelim! Balıkesirliler olarak kendi geleceğimize sahip çıkabilmeliyiz. Yoksa, Ankara’daki siyaset baronlarının Balıkesir’deki taşeronlarının elinde, bizim kaderimiz üzerinde oynanan siyasi oyunların malzemesi olmaktan kurtulamayız! Unutmayalım ki, Balıkesir olmadan Türkiye olmaz! Önce Balıkesir (ve tek tek tüm diğer iller), kendi şartlarında “var” olacak, sonra da hep birlikte “Türkiye” olacağız…
Ekleme Tarihi: 20 Eylül 2021 - Pazartesi

KÖYLER “KÖY”, KENTLER DE “KENT” GİBİ OLMALI!

İki haftalık ayrılıktan sonra, tekrar merhaba… Erzurum ve Artvin’den sonra, ata yurdumuz Gürcistan’a yaptığımız gezi notlarımızı, inşallah bundan sonraki yazılarımızda sizlerle paylaşacağız.

En son, “BALIKESİR SÜPER LİGE ÇIKAR MI?” diye sormuş ve, “…Balıkesirliler olarak, köylülükten sıyrılıp, süper lige çıkmamız lazım. Ama bu, kentte köy hayatı yaşayarak olacak bir iş değildir. Köylerde “köylü”, kentlerde ise “kentli” olmamız gerektiğini anlamak zorundayız. Aksi taktirde, Balıkesirliler olarak, başkalarının kuyruğunda dolaşmaktan kurtulamayız. demiştik.

Maalesef, Türkiye, köylerle ilgili özel politikalar ve projeler geliştirememiş, kırsal kalkınmayı gerçekleştirememiştir. Kırsal kesime yönelik olarak, Köy Enstitüleri ile başlatılan ilk hamle, CHP içindeki toprak ağalarının (nitekim, bunlar, 1946’da CHP’den ayrılarak DP’yi kuracaklardır) kurbanı olmuş ve kırsal kalkınma umutları berheva edilmiştir. Bunun sonucu olarak, 1950’den itibaren köylerden kentlere göç başlamış, bu göç, 1980’den sonra hızlanmış ve günümüzde artık, bilhassa tarım ve hayvancılık alanlarında olmak üzere, içinden çıkılamaz birtakım sorunların kaynağı haline gelmiştir…

 

KÖYLERDE ÜRETİM YAPACAK İNSAN KALMAYACAK!

Son derece verimli topraklara ve gerek tarımsal ve gerekse hayvancılık bakımından, son derece kaliteli üretim yapma imkanlarına sahip olan kırsal bölgelerimizdeki insan profilimizi kaybetmeden, köylerimizde, hem yaşam hem de çalışma standartlarını, günümüz şartlarına hitap edecek seviyelere getirmemiz gerekiyor. Yoksa, bu gidişle, birkaç yıla kalmaz, köylerimizde tarımı ve hayvancılığı bilen kimse kalmayacak! Tarım ve hayvancılıkta olağanüstü üretim gücüne sahip olan insanlarımızı kente getirip, onları asgari ücrete muhtaç bir hale düşürmeye devam ettiğimizde, Balıkesirliler olarak hepimiz kaybedeceğiz.

 

“KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR.”

Burada, ebedî önderimiz Atatürk’ün, “Köylü milletin efendisidir.” sözünü bir kez daha hatırlatmak ve bu sözle kastedilen maksadı doğru anlamamız ve üzerinde düşünmemiz gerektiğini belirtmek isterim. Ne olursa olsun, toplumsal değer ölçüleri bakımından kent yaşamını ve kentliliği, köy yaşamının ve köylülüğün üstünde tutamayız; köy yaşamı ve köylülük de, en az kent yaşamı ve kentlilik kadar önemlidir ve her bakımdan yüksek bir değere sahiptir.

Bizim asıl sorunumuz, köyden kente göçten çok, bir taraftan, köylülüğün kentlerimize taşınıyor olması, diğer yandan ise, köylerin boşalması ve bazı köylerin ise, kentleşme gayretleri içine girmeleridir.  Halbuki, bizim asıl yapmamız gereken, köylerimizi, kendi üretim ve sosyal dinamikleri ile, kentlerimizi de kentli üretim ve sosyal dinamikleri ile “yanyana ve birlikte” geliştirmektir. Yani, köy köy gibi, kent de kent gibi olmalıdır! Köylülüğü kentlere, ya da kentliliği köylere taşımakla varılabilecek hiçbir çağdaş hedeften söz edilemez.

 

BU, ÇIKAR YOL OLAMAZ!

Mevcut halde görülen odur ki, kentlerimiz ağır bir şekilde köylere dönüşürken, bazı köylerimiz de, kentleşmek için yoğun bir çabanın içindedirler; ki bu, yukarıda da belirttiğimiz üzere, çıkar bir yol değildir! Balıkesirliler olarak, bizim, hızla bu marazi halden çıkmamız gerekiyor. Kentlerin köylere dönüştürüldüğü, köylerin ise ya terk edildiği ya da kentleşme gayretleri içine girdiği bugünkü durumda, sosyal dengelerde belirsizlik devam eder ve bu durumu istismar eden sözüm ona siyasiler de, inanç sömürüsüne dayalı akıl almaz hizmet palavraları ile seçildikten sonra, Ankara’daki siyaset baronlarının emirlerine amade olarak, sadece şahsi saltanatlarını sürdürürler.

Halkın beklediği hizmetler ise (birkaç göstermelik “inşaat”ın haricinde), hiçbir zaman yapılmaz ve yapılamaz! Çünkü, mevcut halde, hiçbir siyasetçinin, “halka hizmet” için pozitif bir sebebi yoktur. Ortada, “halka hizmeti zorunlu kılacak” pozitif sebepler olmadığı sürece de, halkın umutsuz bekleyişi devam edecektir.

 

KENDİ HAYATINA SAHİP ÇIKMAYANA KİMSE YARDIM EDEMEZ!

Her insanın, her şeyden önce kendi hayatına sahip çıkması gerekir ve bu beklenir. Kendi hayatına sahip çıkmayan birine, başkalarının yapacakları yardımların hiçbir yararı olmadığı gibi, kendi kaderlerini kendileri tayin etmeyen (ya da edemeyen) toplumların kaderlerini başkaları tayin eder ki, bunun da, o toplumlara hiçbir yararı olmaz ve hatta, telafisi güç zararları olur.

Bizim, kentlerimizi “kent”, köylerimizi “köy” olarak görmemiz ve çağdaş gelişme çabalarımızı da bu çerçevede sürdürmemiz gerekiyor. Aksi taktirde, olması gereken çağdaş sosyal dengeler yerlerine oturtulamaz ve bu durum, siyaset heveslileri için bir istismar konusu olmaya devam eder.

 

SİYASİ BAĞNAZLIKTAN KURTULMAMIZ GEREKİYOR

Böylece, koskoca il, üç-beş siyaset heveslisinin elinde, Ankara’daki siyaset baronlarının oyuncağı haline gelir. Bu noktada en büyük problemimiz “siyasi bağnazlıklarımız”dır! Lütfen, basit siyasi önyargılarımızı bir kenara koyalım ve sakin kafayla bir kez daha düşünelim; mevcut neslin hatırlayabileceği, şu son 40-50 yıllık geçmişimizi, bu bilgiler ışığında bir daha değerlendirelim! Balıkesirliler olarak kendi geleceğimize sahip çıkabilmeliyiz. Yoksa, Ankara’daki siyaset baronlarının Balıkesir’deki taşeronlarının elinde, bizim kaderimiz üzerinde oynanan siyasi oyunların malzemesi olmaktan kurtulamayız!

Unutmayalım ki, Balıkesir olmadan Türkiye olmaz! Önce Balıkesir (ve tek tek tüm diğer iller), kendi şartlarında “var” olacak, sonra da hep birlikte “Türkiye” olacağız…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve balikesirartihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.