Ülkemizin en büyük evcil hayvan mağazası olan tcremix.org sitemizde kedi veya köpek besleyenler için hayatlarını kolaylaştıracak çok sayıda ürün bulunuyor. Bunların en başında mamalar geliyor eğer köpek besliyorsanız köpek maması başta olmak üzere yavru köpek maması, yaşlı köpek maması, light köpek maması, tahılsız köpek maması, konserve köpek yaş mama ürünlerini bulabileceğiniz gibi köpek sağlık ürünleri, köpek ödülleri, köpek bakım ürünleri, köpek aksesuarları, köpek mama su kapları, köpek oyuncakları, köpek eğitim ürünleri, köpek tasmaları gibi işlerinizi kolaylaştıracak çok sayıda ürünü bulabilirsiniz. Kedi besleyen arkadaşlar başta kedi maması ana kategorimiz olmak üzere konserve kedi yaş maması, yavru kedi konserve maması, yavru kedi maması, kısırlaştırılmış kedi maması, yaşlı kedi maması, yetişkin kedi maması, light diyet kedi maması kategorilerimizi ziyaret ederek kedinizin temel beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilirisiniz. Diğer yandan ihtiyaç duyabileceğiniz diğer ürünleri kedi ödülleri, kedi tuvaletleri, kedi oyuncakları, kedi vitaminleri, kedi kumu, kedi aksesuarları, kedi bakım ürünleri, kedi mama su kapları ana kategorilerimizden bulabilirsiniz. Ayrıntılı armaa için alt kategorilerimize de göz atmanızda fayda var. Türkiye 'nin en büyük online pet shop mağazası tcremix.org sitemize hepiniz davetlisiniz.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler

Ramazan Aydın
Köşe Yazarı
Ramazan Aydın
 

HER KONUDA, İLLE DE “BİLİME AYKIRI” İŞLER YAPMAK ZORUNDA MIYIZ?

Pek bilemiyorum, başka illerde durum nasıl? Ama, Bizim, yani Balıkesirlilerin dünyası, genel olarak “Balıkesir”den ibarettir. Her ne hikmetse, bizim kendi dünyamıza ait meselelere kafa yormamız gerekirken, alırız sazı elimize, ülkemizin ve dünyanın gündemindeki genel meselelerle çok daha fazla uğraşırız. Bir araya geldiğimizde, esasen bizim, bırakalım “doğrudan”, dolaylı olarak bile hiçbir dahlimizin ol(a)mayacağı (futbol, dünya politikası vb) mevzular üzerinde konuşur, tartışır, birbirimize kırıcı davranır ve hatta bazen kavga bile ettiğimiz olur. Ve tabii, bu arada başkaları atlarını alır Üsküdar’ı geçerler... İL OLARAK, ÜLKE EKONOMİSİNE NE KATIYORUZ VE KARŞILIĞINDA NE ALABİLİYORUZ? Balıkesirliler olarak, ülke ekonomisine yaptığımız katkılar ve bu ekonomiden il olarak aldığımız hizmet payını kimse merak etmez! Bu konuda, üniversitemizin eski öğretim üyelerinden Doç.Dr. Burhan Aydemir, zaman zaman Balıkesir ekonomisi ile ilgili bazı raporlar yazar ve bunları kamuoyu ile paylaşır. Ben şahsen, Burhan hocanın bu raporlarını ilgi ile takip eder, inceler, zaman zaman da görüşlerimi kendisi ile paylaşırım. Hocanın, Balıkesir’deki KOBİ faaliyetlerine dair çalışmaları ve katkıları da çok değerlidir; ancak, sadece onun bu çalışmaları, Balıkesir ekonomisi için yeterli olmuyor! Bu arada, Balıkesir için “yenilik” sayılacak türden uygulamaları getirenlerin, hep, buraya dışarıdan gelen müteşebbisler olması da dikkat çekicidir. Balıkesir’in yerlisi, çoğu zaman “mevcutla yetinme” eğiliminde görünüyor; nedenini çözebilmiş değilim, ama görünene bakıldığında, başta ekonomik ve ticari sahalar olmak üzere, herhangi bir konuda, “farklılık yaratmak ve yenilik getirmek”, sanki, pek Balıkesir’in kendi yerli halkının işi değil gibidir! Ülkemizin diğer illerinde, Balıkesir’de de yapılabilecek pek güzel örnek uygulamalar ve işler var, ancak, gittikleri yerlerde bunları gören Balıkesirlilerin, bir yenilik olarak bu tür örnekleri Balıkesir’e taşımak gibi bir ilgileri olmuyor! Ve maalesef, bu ilgisizlik, Balıkesir’in ihtiyacı olan, “istihdam artışını engelleyen” temel sebeplerden biridir. TUZUNU KAPAN, SALATALIK PEŞİNDE Mİ KOŞMALI? Bir de, şu ya da bu şekilde başarılı olan bir uygulama görüldüğünde, “tuzunu kapanın salatalık yemeye koşması” misali, önüne gelen, o işi yapmaya soyunuyor. Böylece, pek ala şehrimize ve ilimize katkı yapacak iş alanlarını, kısa bir zaman içinde “dejenere” ederek, “zararlı” hale getiriyoruz. İşte, restoran ve kafe işletmeleri ve işte, evlere şenlik “mütahit(?)”ler… Balıkesir’de, iki tuğlayı üst üste koyan, anında “mütahit (“müteahhit” değil)” oluyor! Emekli olan, elinde üç-beş kuruş parası olan, ilgili-ilgisiz herkes inşaat yapmaya girişiyor. Bu pervasızlık, A’dan Z’ye her açıdan inşaat sektörünün zararına oluyor. İnşaat malzemeleri üreticilerinden, bu malzemelerin ticaretini yapanlardan ve inşaatı gerçekleştiren insanların niteliklerine ve inşaat yapılması mümkün olmayan yerlere devasa inşaatların yapılmasına kadar, sektör her açıdan dejenere oluyor. BALIKESİR, “MÜTAHİT CENNETİ”NE DÖNDÜ! Lütfen söyler misiniz, Balıkesir’de, “A sınıfı inşaat yapabilecek” kurumsal kültüre sahip tek bir tane olsun, inşaat firmamız var mı? Gerekli-gereksiz, hiçbir “mimarı tarz”ları ve sistemli fonksiyonel hesabı-kitabı olmayan “lüküs residance (yani, “ikametgah)”ları görüyorsunuz. “Pahalı malzeme” kullanmayı, “kalite” zanneden, içine girenlere, hiçbir fonksiyonel konfor sağlamayan, insan doğasına aykırı yapılar, akıllara zarar fiyatlarla satılıyor Balıkesir’de. Vaktiyle, Balıkesir Belediyesi tarafından, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)’ne yaptırılan “depremsellik inceleme raporu”na göre, “hiçbir şekilde imara açılmaması gereken” semtlerde, bugün “Balıkesir’in en pahalı binaları” inşa ediliyor ve insanlar, bu binalardaki daireleri ve dükkanları, akıl almayacak bir şekilde, ederlerinin 3-5 katı paralar ödeyerek satın alıyorlar! Ortalama gevşek toprak zemin kalınlığı 35-40 metre, yüzey suları, zeminden hemen 2,5-3 metre altta olan eskinin bağ ve bahçelerinde, bugün, müthiş derecede pahalı fiyatlarla alını-satılan lüküs(!) binalar yükseliyor. Yukarıda sözünü ettiğimiz İTÜ raporuna göre, imara hiç açılmaması gereken, Plevne mahallesinden başlayarak, Bahçelievler, Hasan Basri Çantay, Gündoğan ve Gümüşçeşme’den Paşaalanına kadar uzanan bölgede yapılmakta olan binalardan, tek bir tanesi bile, 35-40 (bazı yerlerde 50-60) metre derinlerdeki “sert zemin”le irtibatlandırılarak inşa edilmiş değildir. Normalde, en az her 5 metrede bir ve yine en az 1 metre çapında, beton-çelik fore kazıklarla sert zeminle irtibatlandırılarak, “radye temel” sistemine dayalı olarak inşa edilmesi gereken binaların tamamı, doğrudan “gevşek zemin”ler üzerinde, klasik (ve bazıları da, sözüm ona radye) temellere dayandırılarak inşa ediliyor! BİLİME SELAM, YOLUMUZA DEVAM! Bilim adamlarına göre, Balıkesir il merkezi ile, doğu-batı ekseni üzerindeki ilçelerinin önemli bir kısmının, “birinci derece deprem bölgesi” olduğu tartışmasız bir gerçektir. İlimizle ilgili yapılan tüm bilimsel ve teknik araştırmalara göre, altımızdaki fay hatlarının, ortalama her 100-120 yılda bir, Righter ölçeğine göre en az 7 şiddetinde deprem üretmesi bekleniyor. Balıkesir, en son 1898 yılında, 7 şiddetinde bir deprem yaşamış. O depremde, şehirdeki, nerdeyse tüm binalar yıkılmış ya da ağır hasar görmüş (mesela, Zağnospaşa Camisi’nin kubbesi dahi çökmüş). Birçoğu yakın zamanda yerel ve ulusal medya organlarında da yayınlanmış olan, 1898 depremi sonrasının çok sayıdaki Balıkesir fotoğrafları, Belediye Kent Arşivi’nde mevcuttur. Maalesef, bu ve benzeri pek çok gerçek, Balıkesir’de her nedense hiç kimseyi ilgilendirmiyor ve en pahalı yapılaşmalar, il merkezinde, “imara bile açılmaması gereken” araziler üzerinde devam ediyor! Eğer Balıkesir’de, gerçekten A sınıfı inşaat yapabilecek kapasitede inşaat firmaları (“mütahitler” değil yani) olmuş olsaydı, hem gerçekten birinci sınıf (“lüküs residance” değil) ve muhtemel 7 şiddetindeki depreme dayanabilecek teknik özelliklerde binalar inşa edilirdi (ki, bu binaların da maliyetleri, bugünün lüküs binalarından az olurdu), hem de, fiyatları çok daha gerçekçi ve makul düzeylerde olurdu! Ve bu binalar, 35-40 metre gevşek zeminli “birinci sınıf tarım arazileri”ne değil, nispeten, sert zemin derinlikleri yüzeye daha yakın olan, şehrin, batı ve kuzey yönlerindeki tepelerde filan olurdu. Bu açıdan baktığımızda, yapımı 2007 yılında tamamlanan ilk toplu konutlar (Yenimahalle) ile, bugün Belediye ortaklığında inşa edilmekte olan yeni toplu konut projelerinin (örneğin BALTOK) yerleri, mütahitlerin lüküs residanceler inşa ettikleri yerlere göre, çok daha “doğru” görünüyor! Uzun sözün kısası, Balıkesirliler olarak, hemen her konuda olduğu gibi, şehrin yeni yapılaşma istikametleri konusunda da, mevcut bakış açımızı değiştirmek, “piyasa rüzgarlarına göre davranmayı bırakmak, bilimsel ve teknik gereklilikleri dikkate almak zorundayız! Yoksa, bugünkü anlayışla ortaya çıkan total bina envanterimizle kendimizi, her bakımdan batmaya mahkûm ederiz!..
Ekleme Tarihi: 06 Mart 2022 - Pazar

HER KONUDA, İLLE DE “BİLİME AYKIRI” İŞLER YAPMAK ZORUNDA MIYIZ?

Pek bilemiyorum, başka illerde durum nasıl? Ama, Bizim, yani Balıkesirlilerin dünyası, genel olarak “Balıkesir”den ibarettir. Her ne hikmetse, bizim kendi dünyamıza ait meselelere kafa yormamız gerekirken, alırız sazı elimize, ülkemizin ve dünyanın gündemindeki genel meselelerle çok daha fazla uğraşırız. Bir araya geldiğimizde, esasen bizim, bırakalım “doğrudan”, dolaylı olarak bile hiçbir dahlimizin ol(a)mayacağı (futbol, dünya politikası vb) mevzular üzerinde konuşur, tartışır, birbirimize kırıcı davranır ve hatta bazen kavga bile ettiğimiz olur. Ve tabii, bu arada başkaları atlarını alır Üsküdar’ı geçerler...

İL OLARAK, ÜLKE EKONOMİSİNE NE KATIYORUZ VE KARŞILIĞINDA NE ALABİLİYORUZ?

Balıkesirliler olarak, ülke ekonomisine yaptığımız katkılar ve bu ekonomiden il olarak aldığımız hizmet payını kimse merak etmez! Bu konuda, üniversitemizin eski öğretim üyelerinden Doç.Dr. Burhan Aydemir, zaman zaman Balıkesir ekonomisi ile ilgili bazı raporlar yazar ve bunları kamuoyu ile paylaşır.

Ben şahsen, Burhan hocanın bu raporlarını ilgi ile takip eder, inceler, zaman zaman da görüşlerimi kendisi ile paylaşırım. Hocanın, Balıkesir’deki KOBİ faaliyetlerine dair çalışmaları ve katkıları da çok değerlidir; ancak, sadece onun bu çalışmaları, Balıkesir ekonomisi için yeterli olmuyor!

Bu arada, Balıkesir için “yenilik” sayılacak türden uygulamaları getirenlerin, hep, buraya dışarıdan gelen müteşebbisler olması da dikkat çekicidir. Balıkesir’in yerlisi, çoğu zaman “mevcutla yetinme” eğiliminde görünüyor; nedenini çözebilmiş değilim, ama görünene bakıldığında, başta ekonomik ve ticari sahalar olmak üzere, herhangi bir konuda, “farklılık yaratmak ve yenilik getirmek”, sanki, pek Balıkesir’in kendi yerli halkının işi değil gibidir! Ülkemizin diğer illerinde, Balıkesir’de de yapılabilecek pek güzel örnek uygulamalar ve işler var, ancak, gittikleri yerlerde bunları gören Balıkesirlilerin, bir yenilik olarak bu tür örnekleri Balıkesir’e taşımak gibi bir ilgileri olmuyor! Ve maalesef, bu ilgisizlik, Balıkesir’in ihtiyacı olan, “istihdam artışını engelleyen” temel sebeplerden biridir.

TUZUNU KAPAN, SALATALIK PEŞİNDE Mİ KOŞMALI?

Bir de, şu ya da bu şekilde başarılı olan bir uygulama görüldüğünde, “tuzunu kapanın salatalık yemeye koşması” misali, önüne gelen, o işi yapmaya soyunuyor. Böylece, pek ala şehrimize ve ilimize katkı yapacak iş alanlarını, kısa bir zaman içinde “dejenere” ederek, “zararlı” hale getiriyoruz. İşte, restoran ve kafe işletmeleri ve işte, evlere şenlik “mütahit(?)”ler… Balıkesir’de, iki tuğlayı üst üste koyan, anında “mütahit (“müteahhit” değil)” oluyor!

Emekli olan, elinde üç-beş kuruş parası olan, ilgili-ilgisiz herkes inşaat yapmaya girişiyor. Bu pervasızlık, A’dan Z’ye her açıdan inşaat sektörünün zararına oluyor. İnşaat malzemeleri üreticilerinden, bu malzemelerin ticaretini yapanlardan ve inşaatı gerçekleştiren insanların niteliklerine ve inşaat yapılması mümkün olmayan yerlere devasa inşaatların yapılmasına kadar, sektör her açıdan dejenere oluyor.

BALIKESİR, “MÜTAHİT CENNETİ”NE DÖNDÜ!

Lütfen söyler misiniz, Balıkesir’de, “A sınıfı inşaat yapabilecek” kurumsal kültüre sahip tek bir tane olsun, inşaat firmamız var mı? Gerekli-gereksiz, hiçbir “mimarı tarz”ları ve sistemli fonksiyonel hesabı-kitabı olmayan “lüküs residance (yani, “ikametgah)”ları görüyorsunuz. “Pahalı malzeme” kullanmayı, “kalite” zanneden, içine girenlere, hiçbir fonksiyonel konfor sağlamayan, insan doğasına aykırı yapılar, akıllara zarar fiyatlarla satılıyor Balıkesir’de. Vaktiyle, Balıkesir Belediyesi tarafından, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)’ne yaptırılan “depremsellik inceleme raporu”na göre, “hiçbir şekilde imara açılmaması gereken” semtlerde, bugün “Balıkesir’in en pahalı binaları” inşa ediliyor ve insanlar, bu binalardaki daireleri ve dükkanları, akıl almayacak bir şekilde, ederlerinin 3-5 katı paralar ödeyerek satın alıyorlar!

Ortalama gevşek toprak zemin kalınlığı 35-40 metre, yüzey suları, zeminden hemen 2,5-3 metre altta olan eskinin bağ ve bahçelerinde, bugün, müthiş derecede pahalı fiyatlarla alını-satılan lüküs(!) binalar yükseliyor. Yukarıda sözünü ettiğimiz İTÜ raporuna göre, imara hiç açılmaması gereken, Plevne mahallesinden başlayarak, Bahçelievler, Hasan Basri Çantay, Gündoğan ve Gümüşçeşme’den Paşaalanına kadar uzanan bölgede yapılmakta olan binalardan, tek bir tanesi bile, 35-40 (bazı yerlerde 50-60) metre derinlerdeki “sert zemin”le irtibatlandırılarak inşa edilmiş değildir. Normalde, en az her 5 metrede bir ve yine en az 1 metre çapında, beton-çelik fore kazıklarla sert zeminle irtibatlandırılarak, “radye temel” sistemine dayalı olarak inşa edilmesi gereken binaların tamamı, doğrudan “gevşek zemin”ler üzerinde, klasik (ve bazıları da, sözüm ona radye) temellere dayandırılarak inşa ediliyor!

BİLİME SELAM, YOLUMUZA DEVAM!

Bilim adamlarına göre, Balıkesir il merkezi ile, doğu-batı ekseni üzerindeki ilçelerinin önemli bir kısmının, “birinci derece deprem bölgesi” olduğu tartışmasız bir gerçektir. İlimizle ilgili yapılan tüm bilimsel ve teknik araştırmalara göre, altımızdaki fay hatlarının, ortalama her 100-120 yılda bir, Righter ölçeğine göre en az 7 şiddetinde deprem üretmesi bekleniyor. Balıkesir, en son 1898 yılında, 7 şiddetinde bir deprem yaşamış. O depremde, şehirdeki, nerdeyse tüm binalar yıkılmış ya da ağır hasar görmüş (mesela, Zağnospaşa Camisi’nin kubbesi dahi çökmüş). Birçoğu yakın zamanda yerel ve ulusal medya organlarında da yayınlanmış olan, 1898 depremi sonrasının çok sayıdaki Balıkesir fotoğrafları, Belediye Kent Arşivi’nde mevcuttur.

Maalesef, bu ve benzeri pek çok gerçek, Balıkesir’de her nedense hiç kimseyi ilgilendirmiyor ve en pahalı yapılaşmalar, il merkezinde, “imara bile açılmaması gereken” araziler üzerinde devam ediyor!

Eğer Balıkesir’de, gerçekten A sınıfı inşaat yapabilecek kapasitede inşaat firmaları (“mütahitler” değil yani) olmuş olsaydı, hem gerçekten birinci sınıf (“lüküs residance” değil) ve muhtemel 7 şiddetindeki depreme dayanabilecek teknik özelliklerde binalar inşa edilirdi (ki, bu binaların da maliyetleri, bugünün lüküs binalarından az olurdu), hem de, fiyatları çok daha gerçekçi ve makul düzeylerde olurdu! Ve bu binalar, 35-40 metre gevşek zeminli “birinci sınıf tarım arazileri”ne değil, nispeten, sert zemin derinlikleri yüzeye daha yakın olan, şehrin, batı ve kuzey yönlerindeki tepelerde filan olurdu. Bu açıdan baktığımızda, yapımı 2007 yılında tamamlanan ilk toplu konutlar (Yenimahalle) ile, bugün Belediye ortaklığında inşa edilmekte olan yeni toplu konut projelerinin (örneğin BALTOK) yerleri, mütahitlerin lüküs residanceler inşa ettikleri yerlere göre, çok daha “doğru” görünüyor!

Uzun sözün kısası, Balıkesirliler olarak, hemen her konuda olduğu gibi, şehrin yeni yapılaşma istikametleri konusunda da, mevcut bakış açımızı değiştirmek, “piyasa rüzgarlarına göre davranmayı bırakmak, bilimsel ve teknik gereklilikleri dikkate almak zorundayız! Yoksa, bugünkü anlayışla ortaya çıkan total bina envanterimizle kendimizi, her bakımdan batmaya mahkûm ederiz!..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve balikesirartihaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.