Sayın Cumhurbaşkanı dört yıl kadar önce partili cumhurbaşkanlığı sisteminin ekonomiyi uçuracağını,enflasyonu ve döviz kurlarını nasıl düşüreceklerini ballandıra ballandıra anlatmıştı.Siyasi ve ekonomik sıkıntıların esas sebebinin de parlamenter sistem olduğunu ileri sürmüştü.Parlamenter sistem nedeniyle hükumetlerin zor kurulduğunu ve kurulan hükumetlerin de çok kısa ömürlü olduğunu,koalisyonlara mecbur kalındığını ve dolayısıyla siyasi iktidarların da çok kısa ömürlü olduğu gibi tezleri savunmuştu.Oysa son yirmi yılda Ak Parti iktidarının kesintisiz de-vam etmesi bu tezleri yalanlıyordu.Parlamenter sistemde bir parti tek başına dört,hatta beş dönem iktidarda kalabiliyor ve koalisyona da mecbur kalınmıyordu.Parlamenter sistemde Ak Parti hem, dünyada rekor denebilecek kadar uzun bir süre, iktidarda kaldı ve hem de her istediği kanunu çıkararak uygulamada hiçbir engelle karşılaşmadı.Nitekim,bu imkanlarla ilk iki dönemde ekonomide de büyük başarılar elde etti,türk parası istikrar kazandı ,değer kaybetmedi ve orta sınıfın geliri arttı.Fert başına düşen ortalama milli gelir on iki bin dolara ulaştı ve o zaman bu gidişle, 2023 te fert başına yirmi beş bin dolarlık bir milli gelire ulaşma hedefi ortaya konuldu.Bu başarıyı gören halkın Ak Partiye güveni artarak devam etti ve iki dönem daha onu iktidara taşıdı.Bu güvenin bir devamı olararak sayın Cumhurbaşkanının başkanlık sistemi isteğini de kabul ederek ,ekonominin şahlanacağına inandı.Maalesef yaklaşık dört yıldan beri uygulanan bu türk tipi başkanlık sistemi Türk Halkını hayal kırıklığına uğrattı.Ekonomi şahlanma bir tarafa,kontrol edilemeyen bir düşüşe geçti,ama enflasyon ve döviz kurları gerçekten şahlandı.
Peki bu hayal kırıklığının gerçek sebebi neydi?Sebep aslında çok açık ve net:Ak Parti fabrika ayarlarını terketti.Çünkü Ak Parti şu üç slogan-la yola çıkmıştı:yosulluk,yolsuzluk ve yasaklarları ortadan kaldırmak.2010 yılından itibaren bu üç hedef unutulmaya ve terkedilmeye başladı ve partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinden itibaren bu hedeflerin tam tersine bir politika uygulanmağa başlandı.Herşeye çık hızlı bir şekilde bir kişi tarafından verilen kararlar uygulandı ve sonuç enflasyon ve dövizin kontrol edilemediği bir ekonomik kriz oldu.Çünkü bu sistemde şeffaflık,denetim,istişare,meclis katkısı ve sorumluluk yoktu.Bakanlar sıradan bir memur gibi emir ve talimat bekliyordu.Bir bakan konuştuğunda Cumhubaşkanımızın talimatları ile diyerek söze başlıyor,hatta orman yangınına müdahale etmek için bile Cumhurbaşkanından talimat bekliyordu.Bu ara yeni bir siyasi moda çıktı.Bakanlar istifa etmiyor,Cumhurbaşkanından af diliyordu.İstifa eden bir kimse ister bakan ,ister bir memur olsun,neden af diliyor anlamak mümkün değil.Bu durumda ister istemez akla şu soru geliyor:acaba bu bakan bir suç mu işledi ki af diliyor?Yoksa bunlar suçişleri bakanları mı?
Modern toplumlar ve devletler tüm görev ve sorumlulukları uzmanlık alanlarına göre paylaşırlar.Günümüzde her alanda uzmanlıklar çoğalmıştır. Hiçbir görevi kimse tek başına yapamaz,bir çok uzman işbirliği ve istişare yaparak o görevi mükemmel olarak yapabilir.En basiti bir hastane için onlarca değişik uzman doktor birlikte çalışmak zorundadır.Hele ekonomi gibi devasa bir sistemi yürütmek bir uzmanlar ordusu gerektirir.Bir tek kişi ben ekonomistim diyerek ekonominin sorumluluğunu üstüne alamaz,alırsa altında ezilir.Bu nedenle eğer ak parti yeniden eski başarılarına ulaşmak ve ekonomiyi şahlandırmak istiyorsa ,yapması gereken tek şey fabrika ayarlarına geri dönmektir.
Sayın Cumhurbaşkanı umarız ki hastaneleri uzman olmayan yeni mezun doktorlarla idare etmeğe kalkışmaz,zira,böyle bir durumda, o hastanelerdeki tüm ameliyatlarda hastalar masada kalır.
Anasayfa
Yazarlar
Alaiddin Sever
Yazı Detayı
Bu yazı 186+ kez okundu.
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ NEDEN EKONOMİYİ ŞAHLANDIRMADI?
Sayın Cumhurbaşkanı dört yıl kadar önce partili cumhurbaşkanlığı sisteminin ekonomiyi uçuracağını,enflasyonu ve döviz kurlarını nasıl düşüreceklerini ballandıra ballandıra anlatmıştı.Siyasi ve ekonomik sıkıntıların esas sebebinin de parlamenter sistem olduğunu ileri sürmüştü.Parlamenter sistem nedeniyle hükumetlerin zor kurulduğunu ve kurulan hükumetlerin de çok kısa ömürlü olduğunu,koalisyonlara mecbur kalındığını ve dolayısıyla siyasi iktidarların da çok kısa ömürlü olduğu gibi tezleri savunmuştu.Oysa son yirmi yılda Ak Parti iktidarının kesintisiz de-vam etmesi bu tezleri yalanlıyordu.Parlamenter sistemde bir parti tek başına dört,hatta beş dönem iktidarda kalabiliyor ve koalisyona da mecbur kalınmıyordu.Parlamenter sistemde Ak Parti hem, dünyada rekor denebilecek kadar uzun bir süre, iktidarda kaldı ve hem de her istediği kanunu çıkararak uygulamada hiçbir engelle karşılaşmadı.Nitekim,bu imkanlarla ilk iki dönemde ekonomide de büyük başarılar elde etti,türk parası istikrar kazandı ,değer kaybetmedi ve orta sınıfın geliri arttı.Fert başına düşen ortalama milli gelir on iki bin dolara ulaştı ve o zaman bu gidişle, 2023 te fert başına yirmi beş bin dolarlık bir milli gelire ulaşma hedefi ortaya konuldu.Bu başarıyı gören halkın Ak Partiye güveni artarak devam etti ve iki dönem daha onu iktidara taşıdı.Bu güvenin bir devamı olararak sayın Cumhurbaşkanının başkanlık sistemi isteğini de kabul ederek ,ekonominin şahlanacağına inandı.Maalesef yaklaşık dört yıldan beri uygulanan bu türk tipi başkanlık sistemi Türk Halkını hayal kırıklığına uğrattı.Ekonomi şahlanma bir tarafa,kontrol edilemeyen bir düşüşe geçti,ama enflasyon ve döviz kurları gerçekten şahlandı.
Peki bu hayal kırıklığının gerçek sebebi neydi?Sebep aslında çok açık ve net:Ak Parti fabrika ayarlarını terketti.Çünkü Ak Parti şu üç slogan-la yola çıkmıştı:yosulluk,yolsuzluk ve yasaklarları ortadan kaldırmak.2010 yılından itibaren bu üç hedef unutulmaya ve terkedilmeye başladı ve partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinden itibaren bu hedeflerin tam tersine bir politika uygulanmağa başlandı.Herşeye çık hızlı bir şekilde bir kişi tarafından verilen kararlar uygulandı ve sonuç enflasyon ve dövizin kontrol edilemediği bir ekonomik kriz oldu.Çünkü bu sistemde şeffaflık,denetim,istişare,meclis katkısı ve sorumluluk yoktu.Bakanlar sıradan bir memur gibi emir ve talimat bekliyordu.Bir bakan konuştuğunda Cumhubaşkanımızın talimatları ile diyerek söze başlıyor,hatta orman yangınına müdahale etmek için bile Cumhurbaşkanından talimat bekliyordu.Bu ara yeni bir siyasi moda çıktı.Bakanlar istifa etmiyor,Cumhurbaşkanından af diliyordu.İstifa eden bir kimse ister bakan ,ister bir memur olsun,neden af diliyor anlamak mümkün değil.Bu durumda ister istemez akla şu soru geliyor:acaba bu bakan bir suç mu işledi ki af diliyor?Yoksa bunlar suçişleri bakanları mı?
Modern toplumlar ve devletler tüm görev ve sorumlulukları uzmanlık alanlarına göre paylaşırlar.Günümüzde her alanda uzmanlıklar çoğalmıştır. Hiçbir görevi kimse tek başına yapamaz,bir çok uzman işbirliği ve istişare yaparak o görevi mükemmel olarak yapabilir.En basiti bir hastane için onlarca değişik uzman doktor birlikte çalışmak zorundadır.Hele ekonomi gibi devasa bir sistemi yürütmek bir uzmanlar ordusu gerektirir.Bir tek kişi ben ekonomistim diyerek ekonominin sorumluluğunu üstüne alamaz,alırsa altında ezilir.Bu nedenle eğer ak parti yeniden eski başarılarına ulaşmak ve ekonomiyi şahlandırmak istiyorsa ,yapması gereken tek şey fabrika ayarlarına geri dönmektir.
Sayın Cumhurbaşkanı umarız ki hastaneleri uzman olmayan yeni mezun doktorlarla idare etmeğe kalkışmaz,zira,böyle bir durumda, o hastanelerdeki tüm ameliyatlarda hastalar masada kalır.
Ekleme
Tarihi: 13 Mart 2022 - Pazar
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ NEDEN EKONOMİYİ ŞAHLANDIRMADI?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.